17. yüzyıldan bugüne İzmir hastaneleri

Pek çok kişinin bildiği gibi İzmir, sağlık alanında önemli tarihsel hazinelere sahip bir kent.

Haberin Devamı

 

Hatta hatırlanırsa aday olduğumuz EXPO’larda da tema ‘sağlık’ olarak belirlenmişti. İzmir’deki tarihi hastaneleri mercek altına alan Acil Ambulans Hekimleri Derneği Başkanı ve İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Turhan Sofuoğlu, konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. İzmir’in 3 bin yıl öncesinden bugüne tıp okulları, tedavi merkezleriyle dünya çapında bilinen bir kent olduğunu kaydeden Sofuoğlu, “Hemen yanı başımızdaki Bergama (Pergamon) Asklepion’u cerrahi ve anatominin babası sayılan Galen’in uzun yıllar hastalara şifa dağıttığı, doğduğu ve öldüğü bir yer. Osmanlı devletinin önemli bir ticari limanı olan İzmir’de ise 17. yüzyıldan itibaren kentte yaşayan gayrimüslimlere ait hastaneler, okullar ve ibadethaneler görülmeye başlanmış” dedi.

ÇOĞUNUN İZİ KALMADI

Haberin Devamı

Bir süredir İzmir’in tarihteki hastaneleriyle ilgili çeşitli kaynaklardan ve Osmanlı arşivlerinden, o yüzyıllarda İzmir’i ziyaret eden gezginlerin anılarından araştırmalar yaptığını kaydeden Dr. Sofuoğlu, şöyle devam etti: “Cumhuriyet öncesi döneme dair 5’i Müslümanlara, 11’i gayrimüslim ve Levantenlere ait toplam 16 hastane ile ilgili kayıtlara, hatta şu anda birçoğunun izinin bile kalmadığı bu hastanelerin harita üzerindeki yerlerine ve o günkü resimlerine ulaştım. Araştırdıkça dünyada belki de hiçbir şehirde olmayan zengin ve ilginç bilgilere ulaştım. İlk hastane Hollandalılar tarafından 1675 yılında Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi arazisi üzerinde kurulmuş. Yine İskoçlara, Fransızlara, İngilizlere, İtalyanlara ve Musevilere ait hastaneler uzun yıllar İzmir’de hizmet vermiş. Şu anda bu hastanelerden çok azı bina olarak ayakta. Bunlardan 3’ü, Konak’taki eski devlet hastanesi (Gurebai Müslümin Hastanesi), Alsancak’taki Fransız Hastanesi ve Karataş Musevi Hastanesi.”

ÖRNEK ÇALIŞMAYA İMZA

Cumhuriyet sonrası da İzmir’de hastane olarak hizmet vermiş ve şu anda isimleri bile bilinmeyen hastaneler olduğunu tespit eden Sofuoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlarla ilgili kitaplar ve araştırma makaleleri bulunmakta. Fakat resimlerine, bulundukları yerlere ve ayrıntıların birçoğuna internetten ulaşılabiliyor. Maalesef Cumhuriyet sonrası kayıtlarımız Osmanlı dönemi kadar iyi korunmamış. Arşivlerdeki birçok belge kayıp veya imha edilmiş. Bütün bu bilgileri bundan 2 yıl önce görsel bir sunum haline getirdim ve zaman zaman paylaşıyorum. Amacım tarihteki sağlık hizmetlerinin açığa çıkarılması ve bu kentte yaşayan başta sağlık çalışanları olmak üzere ilgi duyanlara ulaştırılması. Bu bilgileri bir kitap olarak da yayınlamayı düşünüyorum.”

Yazarın Tüm Yazıları