OURE 2012 Ponolya-Ukranya

Yorumcumuz Ukranya demiş.

Haberin Devamı

Der.
Ne var bunda.

* * *

Ha Ukrayna .
Ha Ukranya...

* * *

Ne demek istediğini anlamadık mı?
Anladık.
Büyütmeyin.

* * *

Şöyle düşünmüştür.
Spain’e İspanya diyorsak...
Ukraine’e de Ukranya demeliyiz.

* * *

Ayrıca...
Polonya’ya da Ponolya diyebilirdi.
Demedi.
Kimse çıkıp bi ‘bravo’ dedi mi?
Hayır.

* * *

Son bir şey...
İster misiniz şimdi İspanya‘ya da İspayna desin.
Bana da bu yazıyı yedirsin.
Der mi?
Der.
Kim ne diyebilir ?
Hiç.

* * *

Yani...
Beterin beteri de var.
Yani...
Uzatmayın.

* * *

Her ihtimale karşı çeyrek finale kalanları o dil’den yazalım...
TRT’ye kıyağım olsun.

* * *

Keç Cumhuriyeti- Potrekiz
Fsanra -İspayna
Anmalya –Yanunistan
İlatya-İngitlere

AVANTA -LAVANTA

Bu da bir Euro 2102 yazısı.
Ama ters’ten.
Çıkıntılık gibi olacak ama..
Olsun...

* * *

Euro 2012 de yokuz...
Allahtan.
Olsaydık...
Bizim avanta’cı-lavanta’cı tayfa da orda olacaktı.

* * *

Yanmıştık.
Valla yanmıştık.

* * *

Haberin Devamı

Sistem şöyle.
Sponsor seni davet ediyor.
Etmezse de...
Ettiriyosun kendini bi şekilde.

* * *

Götürüyor.
Gezdiriyor.
Yediriyor.
İçiriyor.
Getiriyor.

* * *

Cep’inden 5 kuruş çıkmıyor.
Sen de köşe’nde kimin götürdüğünü, ne yedirdiğini-içirdiğini yazarak gezi’nin arpa’sını  ödüyorsun.

* * *

Götüren’i yıkayarak...
Yağlayarak...

* * *

İyi yazarsan.
Sık yazarsan.
Fazlasıyla ödersen...
Bir sonraki organizasyon için rezervasyonun da okey’leniyor.

* * *

Euro 2008’de futbol  medyası kapanın elinde kaldı.
Kimini gazoz’cu götürdü.
Kimni bisküvi’ci.
Kimini su’cu.
Kimini sucuk’çu.

* * *

Bizim Macellan’lar İsviçre’de fondü’yü keşfetti.
Hepsi ilk yazısında fondü yazdı.
Hepsi de ‘bizim mıhlama’ ya benzetti.

* * *

Mıhlama diyen bile yoktu.
‘Bizim mıhlama...’

* * *

Rehber  böyle anlatmış belli.
Bizimkiler bir kelime bile at(a)mamışlar
Huylanmışlar
N’our n’olmaz.

* * *

Fondü’nün ıcığı cıcığı yazıldı.
Sadece kaç kuruş olduğu yazılmadı.
Bi’ Allah’ın kulu yazmadı.

* * *

Hesapla alakaları yoktu.
Sponsor ödemişti.

* * *

Herkes yediğini içtiğini yazarak ödeme şansına sahip değil.
En önemli tarafı para’sıydı halbuki.

* * *

Gerisi zaten google’da var.
Fondü yaz ıcığı’ da çıkıyor, cıcığı’ da...
Mıhlama da...
Yok yok.
Ve...
Bunları yazmak için oralara gitmeye  gerek yok.

* * *

Haberin Devamı

Pardon bide her köşe’de İsviçre çikolata’sı vardı.
Okurken kustuk.
İsviçre bu kadar mı?
Hayır.
Fondü ve çikolata mı?
Hayır.
Gidenler bu kadar.
Madem gitmişsin...
Gez.
Gör.
Yazsana.

* * *

Olmaz...
Cep’te akrep var.

* * *

Yüzlerce kişi Euro 2008’ e gitti.
Aranızda kendi parasıyla giden var mı diye sordum.
Çıt çıkmadı kimseden.
Medya site’leri de görmedi, duymadı soru’yu.
Site yöneticileri de avanta-lavanta vaziyetindeydiler.
İşlerine gelmedi.

* * *

Bir kişi çıktı kendi parasıyla giden...
Bir kişi.
Eski Hürriyet’çi Atilla Türker.

* * *

2008 de bunları yazınca Mutlu Tönbekici ile önce takıştık.
Sonra barıştık.
Ve bu rezaleti şahane yazdı sonra Mutlu.
Bazı bölümler’i okuyalım bi daha;
”... En ünlüsünden en dış kapının mandalına kadar hemen herkes basın gezilerine bayıla bayıla gidiyor, binlerce lira değerinde hediyeleri seve seve kabul ediyor...
...Hatta sağdan soldan duyup da beğendiği bir gezi varsa kendini zorla davet ettirenler bile var...
...Bir bakıyoruz çok meşhur bir marka çanta göndermiş, bütün kızların kolunda. Bir bakıyoruz biri cep telefonu göndermiş bütün köşecilerin elinde. Bir bakıyoruz biri yine son model bir MP3 çalar yollamış, yine herkesin kulağında...
...Bilgin Gökberk’e o gün kızdım ama düşününce avanta lavanta olayı hakikaten almış iPod’unu gitmiş durumda....”

* * *

Haberin Devamı

Ve...
Gazetecilerden bu yüzden sıtkı sıyrılıyor milletin.

* * *

Sponsorlar...
Sporun sponsorları...
Futbolun’kiler...
TFF’ninkiler...
Gazeteci götürebilir.
Hatta götürmeli.
İş’i icabı gitmesi gerekenleri bilhassa...
No problem...
Bilhassa çaylak’ları...
Görmek iyidir, kişisel gelişimi hızlandırır.

* * *

Ama kurum davet edilir, kurumda gazetecisini seçer...
Salı pazarı’na düşmez bu iş’ler.

* * *

Ana sponsor’lardan biri de (içecek firması) Euro 2008’in Viyana’daki finaline baba gazetecileri götürmüştü.
Böyle avanta-lavanta’lara hiç ihtiyacı olmayanları...
Bir abimiz döndüğünde şöyle yazdı köşesi’nde;
“...Hele filan’ın ’nın şanslı davetlilerinden biriyseniz, hayatınız son derece kolaylaşıyor.
Bundan önceki bir dünya kupası,bir de Yunanlıların kazandıkları Lizbon’daki Avrupa kupasına da davet etmişlerdi...
...Zaten yıllardır hemen hemen aynı kişiler katıldığından dolayı, adeta özel bir grup oluştu...
... Darısı 2010 Dünya Kupası’nın başına...”

* * *

Haberin Devamı

Biri biterken bir sonraki’nin rezervasyonu başlıyor.
Oh...

* * *

Eloğlu farklı bakıyor bu işlere Olli Rehn’di adı galiba...
Yanlış hatırlamıyorsam...
AB Komisyonu üyesi Portekiz-Türkiye maçını TFF’nin davetlisi olarak izledi.
Araklandı.
Komisyon olaya el koydu.
Faturaları istedi.
Ödedi.

* * *

Merak ediyorsanız...
İki sebepten gitmiyorum bu gezi’lere.
1-Turizm’de ömrüm otel odalarında geçti.
Gördüm.
Doydum.
Ve grup mrup filan fenalık geliyor artık.
Aşk’sız (sevdiğim kadın’sız) bir otel odası da...
Bu saaten sonra bana gaz odası gibi geliyor.
2-Herkes gidiyor.
Bir kişi de gitmesin be kardeşim.
Hayır teşekkürler desin.

* * *

Kimse gitmezse de...
Ben giderim.

* * *

Firenze Güzel Sanatlar Akademisi...
İlk ders...
İlk dakika...
Prof şöyle dedi;
Hayatınız boyunca sürü’lerden ayrılın.

* * *

Haberin Devamı

Sürü görünce bütün ayarlarım bozuluyor.
Nokta.

Yazarın Tüm Yazıları