Paylaş
Çok ani oldu. Kılçık gibi boğazımın ortasına takıldı. Çeksen olmuyor, itsen inatla yürümüyor. Halbuki bak, kapı arkasında kanlı bıçaklı birbirini boğazlayan ebeveynler bile boşanacaklarını pattadanak söylemesinler de çocuklarının ruhlarını zedelemesinler diye bin bir türlü atraksiyona, numaraya başvuruyorlar. Gelsin birlikte aynı evde mutlulukla yaşıyormuş gibi yapmalar, yıllarca yapılan teflon tatiller, gitsin her tarafından plastik çiçekler akan sahte kahkahalı yemekler. Sanırsın bunlar Habil’le Kabil değil de, damarlarından saatte 500 kilometre aşk akan Romeo ve Juliette’ler. Ve çocukları da birbirinden kül yutmaz, uyanık ve fırlama çocuklar değil de sanki Salak ile Avanak kıvamında veletler.
YERİNE YENİSİ KOYULMADI
Tamam bu kadar da yalancı dolancı olmayalım ya da 8 Oscar’lı oyuncu gibi davranmayalım çocuklarımıza karşı ama yerine yenisini koymadan, hayatlarının bir rayından bambaşka bir rayına da bir Japon treni hızında aniden de zıplatmayalım. Neden oturup hep birlikte, bu karar öncesinde en azından geçen okul döneminde bu meseleyi tartışıp iki çift laf etmedik sanki. E, daha dün yeğenim Deniz Egemen annesi Şölen’e getirip bilgisayarını teslim etmemiş miydi? “Anneciğim anneciğim, şu bilgisayarımı yasaklamazsan ben bu gidişle, bu sene TEOG’a MEOG’a giremeyeceğim” diye. Düşün böyle oto kontrollü bizim çocuklar. Öyle Türk filmlerinin bilmiş Küçük Ömerleri. Kendi yasaklarını kendileri koyacak kadar. Halbuki sen bizim mavi gözlü, koca gamzeli, her daim gülen suratlı Deniz’i tanısan, böyle hareketler kitabında yazmaz. Düşün, o bile TEOG’dan ürkmüştü ama kaç senedir de kendisini hazırlıyordu. Kolay mı? Bu da hayatının akışını değiştirecek çok ama çok önemli bir sınavdı.
E tabii dün gece bilgisayarını geri aldı. Hatta yine kendi koyduğu “haftasonu arkadaşlarla boş boş gezelim tozalım” yasağını da tam kaldıracaktı ki annesi müdahale etti. Dedi ki: Denizcim TEOG yalan oldu. Ama önümüz sisli ve de puslu, sekiz bilinmeyenli denklemlerle dolu. Biz de bilmiyoruz tabii yerine MEOG ya da ŞEOG olup olmayacağını? Oğlum Cem’in kankası Can Girgin de tam yazın en cafcaflı rüzgarında, ağustos böceklerinin en gözde bekar kıvamında volta attığı sıralarda yelken kursunu bırakmış, şehire dönüp TEOG münasebetiyle erken açılan okuluna başlamıştı. Zaten yaz boyu test çözmekten helak oldu, 2 kilo ter attı çocuk.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK
Çocukların motivasyonu sarsıldı. Hedefleri şaştı. Bak o kesin. Lütfen söyleyin bana! Sınava girmeyecekler ve yan gelip yatacaklarsa bu çocuklar, gidip onlara rahat edecekleri kuş tüyü yastıklar mı alalım? Yoksa yeni sınav yapılacaksa kaşlarına, gözlerine ya da kilolarına göre mi seçilecek çocuklar? Farkı ne olacak? Lütfen anlatın da ona göre hazırlanalım. Ya da bu sistemlerin hepsinden toptan vazgeçelim de tostçuya çırak mı verelim çocukları? Hazır iştahları da kaçmışken, tekrar açılır diye belki. Veya oto sanayide Mehmet Usta’nın yanına mı yollayalım? Yeni gelecek sistemde en ufak bir adaletsizlik olursa çok üzülürüz ve çok yazık olur bu çocuklara. Daha çocuk yaşta.
Korkuyoruz tabii. Korkuyoruz. Çocuklarımızın deneme tahtası olmalarından zaten yorulduk. Ama onları sokaklarda da bulmadık. Onları sokaklarda kaybetmeyi de istemiyoruz.
Paylaş