Paylaş
Önce Alaçatı’da çocukluk arkadaşlarıyla vur patlasın, çal oynasınlı iki günlük bir buluşma.
Kah karnını patlatacak kadar gülmeler, aynı anda bağıra bağıra konuşup, sonra aniden kaybettiklerini hatırlayıp hüzünlenmeler...
Düşün her biri beyaz yakalı, siyah önlüklü hallerini bildiğin arkadaşların. Araya upuzun yıllar girse de hayat her birinizi bir o yana, bir şu yana çekiştirip sürüklese de bak yine neşeyle biraradasınız işte...
Ennnn Amerikan filmi bile çatlar bizi izlese. Üzülür yıllardır takılıp kaldığı acıklı klişelere...
(Havalı ve New York’lu Suzın yıllar sonra Yıl Sonu Balosu’nda horlanıp, kakıldığı Orta Amerika kasabasına geri döner. Geçmişle hesaplaşa heseplaşa intikam hayalleri kurar.)
***
Neyse Alaçatı’dan sonra ertesi gün ailecek hoop Kaz Dağları’ndayız. Gündem değişmiş. Her biri maşallah genç kızlara taş çıkaracak cesaret ve inada sahip annem ve teyzem, “Sen mi girersin ben mi bu buz gibi derelere, hangimiz çıkabilir şelalenin en tepesine?” derdinde.
Halbuki güzelliğine doyamazsın, ama ayaklarını da 5 saniye tutamazsın, karpuz çatlatan suların buzzzz gibi serinliğinde. Ama bak bizim inatçılar çoktan dalmış, yüzmekteler balıklarla birlikte.
Seviyorum seni Ege... Komple...
***
Dönüşte Foça’da tam da onun kitabını sular seller gibi, heyecanla okuduğun sırada, telefonun çalar, Lütfiye Pekcan yazar ekranında...
Tam da okurken, sesini duymak sevdiğin yazarın, arkadaşının...
Ve Foça’da olduğunu öğrenmek... Beş dakika sonra Lütfiye’yle tam da gün batımında bir teknenin tepesinde laflamaktayız.
Alfa Yayınları’ndan çıkan Lütfiye’nin 2. kitabı “Oğluma Mektuplar”ı al ve oku lütfen. Bu hayattaki vaktinin çok azaldığını öğrenen gazeteci bir kadının romanı bu. Lütfiye de gazetecinin hasıdır. Mesleki hayatı başarılarla doludur. Sadece haberci değil, severek izlediğin birçok televizyon programının da yaratıcısıdır. Tabii, Lütfiye gazeteci olduğu için yarattığı Nalan karakteri o kadar kanlı canlı olmuş ki...
Yılların tecrübesini, hassasiyetlerini karakterinin ruhuna akıtmış...
Gözüme toz kaçtı diyecek değilim, okurken zaman zaman da ağladım.
Lütfiye Pekcan 14 Temmuz’da Çeşme Marina’daki D&R’da “Oğluma Mektuplar”ı imzalayacak. Bu güzel insanla tanışma fırsatını kaçırma derim.
Bu arada, böyle kelebekler gibi tatlı tatlı gezip tozarken evde sigortalar atmış, buzdolabı ve içindeki yiyecekler korkunç canavarlara dönüşmüş.
Temizlikten bitkin düştüm canımın içi.
Eeeee hayat işte! Bir öyle, bir şöyle.
Ve fakat yine de...
Sevelim hayat tombalalarımızı.
Paylaş