Yürüyen merdivenler...

DURMAK istesek?

Duramayız.

Hiç kımıldamasak, yere çakılsak, donup kalsak, kıpırdamasak?..

Yine de gideriz.

Bize sanki duruyormuşuz gibi gelse de, zaman denilen şey, tıpkı yürüyen merdivenler gibi bizi alıp götürür.

Geride kalır saniyeler, dakikalar, saatler, aylar, mevsimler...

Kıpırdamadan yol almaktadır yolcu.

Asla duramaz...

İnsanoğlu istediği bir anda durabilmek umuduyla çaba harcayıp yöntemler-aygıtlar bulsa da; fotoğraf makineleri, albümler, filmler, kameralar...

Olmaz.

Ne resimdeki çiçeklerin kokusu vardır artık, ne rüzgarın sesi, ne 8 mm’deki dokunuşun tadı.

*

"O an"lara asla dönemediği için umutsuzca "Seneye..." diye başlar insanoğlu.

Misal ben; hep "seneyi" beklerim.

Oldum olası "seneye" derim.

Diyelim ki "sene" geldi... Daha ilk an ben "Seneye..." diye anlatmaya başlarım yakaladığıma.

Neyse ki her senenin bir "senesi" var.

*

İşte yaz bitti.

Mesela yaz ortalarındaki mutlu olduğunuz "o an"a koşup dönmek isteseniz?..

Dönemezsiniz.

Zaten "o an" da artık orada değildir.

"Seneye" deseniz...

Garantisi yok, benim kadar bilemezsiniz.

*

O zaman?..

O zaman içinde bulunduğunuz "an"ları mutlu yaşayın a dostlar.

Ne geçmişte ne gelecekte olamayacağına göre, en iyisi "şu an"ı da kaçırmamalı insan.

Tadını alın ayakkabı bağlamanın.

Bir anlık gülebilmenin bile ne kadar büyük mutluluk olduğunu, geçmişin fotoğraflarındaki "o an"ların sessiz kahkahalarına bakarken ve "seneyi" beklerken öğrendim ben.

Birazdan "şu an" da geride kalacak.

Yürüyen merdivenler durmuyor.
Yazarın Tüm Yazıları