LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DÜN gece yine başıma toplandı çocuklar:
Mi, Fa, Sol, La, Si...
Onlara şarkılarla hikáyemizi anlattım.
Boynunu büktü Fa.
Gözleri doldu La’nın.
Mi ile Si ağladılar.
*
O şarkımızı çaldık geç vakit:
‘Dışarda deli dalgalar
Gelir duvarları yalar
Beni bu dertler oyalar...’
Hep birlikte sağa-sola sallanarak, perdelerin nakışında, döşemenin pervazında, duvarın beyazında ritim tutup zıpladılar.
Hele Re’yi görmeliydin.
Çocuklar şarkımızı çaldılar.
*
Dün gece havalardaydım yine.
Arada bir keyiflenip hep birlikte telden tele uçtuk; halay, üçadım, lorke, köçekçe, roman havası.
El ele tutuşup zıpladılar Do ile Mi.
Ama bilirsin, içimdeki gereksiz endişeler yüzünden uzun uzun keyiflenmek bana göre değildir.
Nitekim su koyverdi Re ile La ikisi:
‘Ömrümüzün son demi...’
Ne bileyim ben...
Bilemeyiz ki...
*
Farkındaysan son zamanlarda kimse şarkı söylemiyor.
Ne Dağbaşı, ne Karadeniz, ne Tuna Nehri, ne Uğur’un türküsü var. Daha geçen gün ‘Demir ağlar’ı söylememize kızdılar.
Ne yapacaksın?
Ben önemli şeylerin her zaman şarkılarla başlayıp şarkılarla bittiğine inanırım.
Bak, şarkılar sustular.
Zaten biz de öylesine söyledik türkümüzü:
‘Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem gönder Allah’a
Görecek günler var daha...’
Ne kadar mutsuzdu bilemezsin çocuklardan Si ile La.
Başıma toplandılar.
Görmeliydin.
Mi, Fa, Sol, La, Si ağladılar.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları