Tipi...

TİPİ başladı.Çiçekdağı'nın eteğindeki Seyfe Ovası dümdüzdür. Kilometrelerce gitseniz, ne bir yol, ne bir iz...

Köylüler; o ovada kışın birçok çobanın-avcının kaybolup gittiklerini anlatırlar.

Kışın ova, beyaz bir çöle döner.

Yine göz gözü görmüyor.

Çiçekdağı'nın silueti yavaş yavaş kayboldu.

On metre uzağı görmek artık zor.

Kuzey-güney ne yanda?..

Yer nerde, gök nerde, karışmış.

*

Ovanın ortasındaki Seyfe Gölü ile Çiçekdağı arasındaki düzlüklerde üçer-beşer yaban kazı vurmuş avcılar, tipinin arttığını görüp gizlendikleri çukurlardan çıkarak, yedisi-sekizi bir araya geldiler.

Panik başladı.

Hangi yana, nereye gideceklerdi?..

Her gün oralara gelip, kazdıkları çukurlara gizlenip, gölden dağlara, ya da dağlardan göle doğru giden yaban kazlarını avlaya avlaya ustalaşmış olsalar bile, şimdi tipinin ortasında şaşkındılar.

Giderek birer kardan adama dönüştüler.

Tipi azdı.

Oradan gitmek istiyorlardı, ama hangi yana?..

Yaşlı avcı ‘‘Şimdi bekleyeceğiz’’ dedi.

‘‘Neyi?..’’

‘‘Yaban kazlarını. Onlar bize yol gösterecek. Birazdan ortalık kararmaya başlayınca, ovadan geceledikleri göle doğru uçmaya başlarlar. Malya Çiftliği tam o hizadadır. Kazlar hangi yana uçuyorsa, biz de o yana gideceğiz...’’

‘‘Onlar doğru mu gider?..’’

‘‘Evet. Asla yollarını şaşırmazlar. Her akşam tarlalardan kalkıp, sürüler halinde, belki bir saat, peş peşe göle doğru uçarlar. Seslerine bakıp, belki gölgelerini görüp, o tarafa hızla gitmemiz lazım.’’

Ve beklediler.

Daha önce vurmak için bekledikleri kazların, bu kez oradan, mümkünse alçaktan, sağlıklı, incitilmeden ve ürkütülmeden uçmaları için dua ettiler.

Arada bir vurdukları yaban kazlarına dönüp baktılar.

Keşke kalkıp uçsalar.

Seyfe'
ye doğru.

Ya da iyi ki vurulmamış olanlar gelseler artık.

Ama yaban kazları gözükmedi.

Gelmediler...
Yazarın Tüm Yazıları