Önemli olan yine bir şaşırtıcı-enteresan Türk mucizesiyle karşı karşıyasınız:
Bizim ‘irticacılar’ bizi AB’ye sokuyorlar.
Beypazarı köylülerinin derin su pompası pancar motorlara tekerlek takıp trafiğe çıkmalarının yirminci sene-i devriyesi.
Arkasındaki kasada kadın ve çocuklarla düğüne giden pancar motoru durduran trafik polisi merkezi aramıştı:
‘Amirim bir şey durdurdum ama nedir bilemiyorum...’
‘İrtica tehlikesinin’ bizi AB’ye götürmesi Türk zekásının müthiş yaratıcılığıdır.
Birçok kişi Tayyip Erdoğan ile arkadaşlarının Hıristiyanlara doğru var güçleriyle koşmalarını anlayamıyor.
*
Oysa bunda anlaşılmayacak bir şey yok.
Birincisi; bu arkadaşların amacı Türkiye’nin ‘Laik Cumhuriyet’ kimliğini silip, yerine ‘Müslüman Türkiye’ kimliğini yazmak değil miydi?
Bu oldu.
Bütün dünya ‘Müslüman Türkiye AB’ye giriyor’ diye haykırıyor.
İkincisi:
AB demokrasisine uyum aşamasında; askerlerin etkisini azaltmak, muhtemel müdahale tehditlerini ortadan kaldırmak ve MGK’dan DGM’lere kadar askerleri sivil yönetimden uzaklaştırmak mümkün olmadı mı?
Oldu...
Üçüncüsü:
Böylece kimi aydınların, medyanın, sermayenin ve dış güç odaklarının desteğini alarak, daha birkaç dönem iktidarda kalmaları kolaylaşmadı mı?
Kolaylaştı...
*
Diyeceksiniz ki ‘Peki, kafalarındaki şeriat, bilinen amaçları, dinci tutkular ne oluyor?...’
Şimdilik gizli.
Nitekim AB karar aşamasında ve Emine Hanım ile arkadaşları ortalarda fazla yoklar.
Ama daha sonra Türk zekası nasıl olsa bir yolunu bulur.
Pancar motor ile trafiğe çıkan bir ulustur bu ulus.
Elin oğlu onu su pompası olarak yapmış olsa bile, Beypazarı köylüleri üzerine binip gidebiliyorlar.