Çünkü onlar göçmen kuşların alanlarına girmek, oraları parsellemek, tarla ve arsa açmak, kooperatifler kurmak, villalar yapıp satmak isterler.
İzmir Kuş Cenneti’ni ilgilendiren gazete ilanı aynen şöyleydi:
‘Kuş Cenneti manzaralı villalar...’
*
Elbette bilinçli, ahlaklı ve iyi insanlar -madem ki kuş gribi var- kuşlardan biraz uzak durmayı, onları uzaktan izlemeyi tercih ediyorlar.
Dünyanın akıllı devlet adamları da böyle düşündüler ve Uluslararası Ramsar Sözleşmesi’ni imzaladılar.
Bu sözleşme, kuşların konaklanma ve üreme alanlarının korunmasını öngörüyor.
Biliyorsunuz; benzer Rio Bildirgesi’ni de Süleyman Demirel imzaladı. Döner dönmez çevresi Demirel Ailesi’ninyatırımlarıyla dolu Burdur Gölü kıyısına havaalanı temeli attı.
Yeryüzünde bir tek orada yaşayan dikkuyruk ördeklerini hatırlatanlara da ‘Başka yere gonsunlar’ dedi.
(Şimdi o havaalanı kapatıldı, Demirel Ailesi’nin mallarına el konuldu.)
Neyse... Kısacası, iyi insanlar göçmen kuşların korunmasını, yurtlarının-yuvalarının dağıtılmamasını, onlardan gerektiği mesafede uzak durulmasını isterler.
*
Bu durumda Orman ve Çevre Bakanlığı’nun kuş cennetlerinin çevresini hemen boşaltması gerekiyor.
350’den fazla göl, sulak alan ve delta şu anda işgal altında.
Yağmacılar; fabrikalar, çiftlikler, kooperatifler, villalar, hatta mahalleler kurarak bu alanların içine kadar sokuldular.
Beleşçiler, kuşları kovup onların yerine geçip oturuyorlar.
Göçmen kuşlar kendilerine zarar vermeyen o virüsleri milyon senedir taşıyorlardı. Şimdi ortaya çıkması, insanların o alanların ta içine kadar girmelerindendir.
Eğer o sulak alanlar boşaltılmaz, insanlar doğadan gasp ettikleri yerleri geri vermezlerse, her sene bu mevsimlerde ‘kuş gribi’ görülecek ve son günlerde yaşananlar tekrar tekrar yaşanacak, şüpheniz olmasın.
Bir başka seçenek de tüm göçmen kuşları vurmak elbet.
Kimi yağmacıların aklına bu son şıkkın daha uygun düştüğünden eminim.