BEN "Din yüce bir duygudur, onu siyasete-ticarete alet edenlerin peşine takılmayın" derken, işte bugünleri düşünmüştüm küfürcü birader.
Ama sen "gávur olduğumu" yazıp durmadan küfür ettin.
Ne aile kaldı, ne sülale...
Şimdi dön bir bak; dini-imanı temsil ettiğini söyleyen, din-iman diye diye sizlerden oy alan o politikacılar gırtlaklarına kadar gömüldüler pis işlerin içine.
Bir inanca yapılacak en büyük kötülük işte bu...
Onu günlük çıkarların, menfaatlerin, avantanın, şaibelerin, kirin-pasın içine çekmek...
*
Eğer sen de dini-imanı çıkarın için kullanmıyorsan, sahtekár değilsen, bir avantan yoksa, düşünmelisin küfürcüm.
Sence hangisi ahlak:
Devlet protokolüne illa türbanı sokmak... Ama devletten alınan gücü kullanarak trilyonları cebe atmak...
Hangisi erdem:
Bu devirde saçı-başı gizlemek... Ama şaibeli mal varlığını halktan saklamamak...
Hangisi inanç:
Sağda-solda içkiyi yasaklamak... Ama peş peşe aflar çıkartıp, kendi hırsızlarının yakasına hukukun yapışmasını engellemek...
Hangisi iman:
Çocukların oynadığı yeşil alana cami yaptırmak... Ama yasaları delip kaçak villalar kondurmak...
Hangisi din:
Afişleri örtmek, haremlik selamlıklar kurmak, kamu kurumlarını mescitlerle doldurmak, rakı bardağına benziyor diye su bardaklarını değiştirmek, laikliğe karşı çıkmak, imamları vali-kaymakam yapmaya kalkmak, çağdaş eğitimin yerine molla eğitimine yönelmek, kısacası bir ulusun yaşam biçimini "ılımlı İslam’a" zorlamak...
Ama bir milleti "Müslümanlar", "laikler" diye ikiye bölüp, bir yüce inancı günlük çıkarların içinde kirletmek...
*
İşte dinin devlet yönetiminden uzak tutulması demek olan "laiklik" bunun için gerekli ve şart küfürcü biraderim...
Bu kir, bu pas yüce duyguları lekeler.
Dini-imanı maske yapanlar alıp paraları, ihaleleri, altınları, trilyonları, villaları giderler...