Küçük balık...

HALİÇ'te balık gördüler.

Herkes nasıl şaşırdı bilemezsiniz.

1453'te Bizanslılar sabah kalktıklarında, ünlü zincirlerine rağmen Osmanlı donanmasını Haliç'te gördüklerinde, işte ancak bu kadar şaşırmışlardı.

Haliç'te balık...

Olacak şey değil.

Herkes herkese haber verdi. Çevre belediye başkanları iniş aşağı koşup kıyıda ‘‘Hani hani?..’’ diye sordular.

Sanki Sharon Stone çıplak denize giriyor.

Vali duydu...

‘‘Haliç'te balık gördük’’ denilince Vali önce ‘‘Olacak şey değil’’ diyerek inanamadı, sonra aşağı doğru koşarken arada bir ‘‘Bakın o balık değilse karışmam’’ dedi.

Haberi getiren görevli, ceketini eliyle ilikli tutup, aynı zamanda valiye yetişmek üzere hızla koşarken, çenesi çenesine vurduğu için ‘‘Ba ba ba lık lık lık’’ dedi.

Vali:

‘‘Ya ya ya lan lan lan sa...’’

Herkes kıyıya koşuyordu.

Belediye başkanları, vali, emniyet müdürü, sağlık müdürü, tapu müdürü, defterdar, diğer il önde gelenleri, protokol...

Medya...

Kameramanlar birbirlerini ittirdiler.

(........)

Belki biraz abartmış bile olsam, sonrasını siz de medyadan izlemişsinizdir; Haliç'te balık görüldüğü tüm televizyonlarda, gazetelerde önemli haberler arasında yer aldı.

Halk buna asla inanmaz diye, dalgıçlar dalıp görüntüsünü de çektiler, medyaya dağıttılar.

Bir küçük balıktı o ve Haliç'in içindeydi.

*

Bu aslında bir dramdır.

İnsanoğlunun yok ettiği doğayı arayışının, dizine vuruşunun hazin ve acı öyküsü...

Haliç'te balık görmek.

Bir gün; bir avuç berrak deniz, bir ağaçta sincap, üzerinde ördek olan bir göl, menekşelerin açtığı bir evlek tarla, havada bir kuş gördüklerinde...

Çocuklarımız koşup birbirlerine haber verecekler.

Bu yok ediş durmuyor.

Durmuyor...
Yazarın Tüm Yazıları