Eşber'i zorla çıkardılar...

Bekir COŞKUN

Eşber Yağmurdereli'yi içeri attıktan bir-iki hafta sonra savcı ‘‘Aaaa bu körmüş...’’ dedi.

Bu arada hastanın bronşiti, astımı, tansiyonu olduğu da saptandı.

Kaşıntı, cilt bakımı, vitamin azlığı, ayak nasırı gibi hayati tehlike arz eden rahatsızlıklar da bulundu mu, bulunmadı mı, bilemiyoruz..

Ve Eşber'i bıraktılar...

Şimdi Eşber bırakmıyor...

Nitekim hayati tehlike içindeki hasta, tiyatro seyretmeye koşarken ‘‘Kaldığım yerden devam edeceğim’’ dedi...

Zaten savcı da ‘‘Tansiyonu düzelsin, kaldığı yerden devam ettirtiriz..’’ görüşünde.

Bu arada Eşber, bir yolunu bulup içeri kaçıp oturmazsa...

*

İnsan hakları ve hukuk devleti Eşber'e endekslendi.

Adaletin simgesi olan teraziyi tutan kadının da gözlerinin bağlı olduğunu hesaba katarsak, hukuk devleti ve insan hakları iki âmâya kaldı sayılır...

Artık hangisi hukuku ve insan haklarını arayıp bulursa...

Asıl önemlisi:

Eşber içerde kalmaktan doğrusu çok mutluydu. Memnun olmayan ise bu hukuk sistemi oldu...

Bu ilk defa oluyor.

Yani hukuk devletinin yaptığı işten rahatsız olması...

*

Aslında o cezaevinde muayene edilip, sağlığının kötü olduğu saptanan da Eşber değildi...

Sistemdi...

Hukuk devleti, kendini muayene edip yokladı.

Baktı, kronik bozukluk var...

Kendini tutuklayıp içeri sokamayacağına göre, Eşber'i salıverdi...

*

Bakın:

Tüm bu olanlar tam bir komedi...

Anladığım kadarıyla... Daha doğrusu anlayamadığım kadarıyla devlet, hem iç hem dış kamuoyunu aklınca kandırdı... İnsan haklarına saygılıymış gibi bir imaj revizyonu aklına geldi demek...

Ne yapsın?..

Daha bir-iki gün önce Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın ‘‘tehlikeli bölücü terörist’’ saydıkları gözleri görmeyen Eşber'i, bu kez ‘‘astımından ya da tansiyonundan’’ dolayı salıverdiler.

Peki, bu yetenek ve zekâyı adam gibi bir hukuk devleti için niçin kullanmıyorlar?..

Niçin?..