Dans...

Bekir COŞKUN

Dün ‘‘29 Nisan Dünya Dans Günü’’ idi...

Ankara'da dans başkadır...

Ordu mızıkası eşliğinde sivillerin dansı hiç bitmedi... Ankara Palas'ta başlayan, Çankaya'dan Yassıada'ya kadar süren, tangolar, valsler, charlestonlar...

Basılan ayaklar, uyumsuz müzik, bozuk ritim...

Askerlerle sivillerin, sivillerle sivillerin, sivillerle askerlerin demokrasi pistinde bitmeyen dansları ve neredeyse bir asırdır bu bitmeyen dansı izleyen biz seyirciler...

Zaman zaman yaşadığımız dans kazaları:

‘‘Baba düştü...’’

*

Dans bitmiyor...

Pist karışık, ritim aksak, görüntü bozuk, ayaklar uyumsuz, çiftler dengesiz... Vals midir, rock mu, mambo mu, tvist mi, çayda çıra mı, bahriyeli mi?..

Daha çok kaşık oyunu mu?..

Tansu Çiller ile Erbakan'ın laik zemindeki ‘‘sema’’ gösterisi kamuoyunun göbek atması ile mutsuz sona ererken, harbiye marşı eşliğinde yeni bir dönem...

Bu figürlere ne dersiniz:

Kimisine göre Başbakan Mesut Yılmaz; Cindoruk ve Ecevit ile dans ederken, Deniz Baykal'ın ayağına basmamaya özen gösteriyor... Amacı; DYP'yi ‘‘damsız’’ bırakıp, bir ters takla ile merkez sağın tek kavelyesi olarak seçime kaçmak...

Cindoruk'un ‘‘zeybek’’i...

Ecevit'in sol ‘‘sirto’’su...

Korkut Özal ile Hasan Celal Güzel gibilerin ‘‘vakvak’’ dansı...

Düşe-kalka deneyimli dans ustası Süleyman Bey'in, ayakların askeri mızıkaya uyması konusundaki bitmeyen uyarıları:

‘‘Uyum fevkalade önemli bi şeydir... Binaanaleyh ne ileri, ne geri gideceksiniz...’’

*

Dans sürüyor...

Alaturka, alafranga, arabesk...

Müzik başka, ayaklar başka, kafalar başka...

Sokaktaki insanlar ayaklarını yalnız ve yalnız ekmek peşinde koşmakta kullanırken, ağıtlar müzik, yumruklar ritim olmuşken...

Dün yine gazeteler; soygun-vurgun-hırsızlık-yağma-avanta haberleri ile dopdoluyken...

Ve bu toplum artık; danstan, kıvırmaktan, ayak oyunlarından, çirkin figürlerden bıkmışken...

Bunların bitmeyen dansı sürüyor...

Dangıl-dungul...

---