Çığlık...

YABAN kuşları sürü sürü gelmeye başladılar.

Yuvaları olan göllerin, sazlıkların, sulak alanların üzerinde daireler çizip aşağıya baktılar.

Su yok...

Çığlıklar ata ata dönüp durdular.

Asırlardır genlerine yerleşmiş yuvalarının adresi dışında nereyi bilirler, nereye giderler bilemem...

Ama büyük olasılıkla sağa-sola koşuştura koşuştura ve sonunda yurtsuz, bitkin ve yorgun, telef olmak üzere çekip gittiler.

*

Resmi rakamlara göre; Türkiye son elli yılda, 2.5 milyon hektar sulak alanının 1.3 milyon hektarını kaybetti.

Doğrusunu isterseniz ben her zaman Orta Asya’yı Türklerin kuruttuğuna inanırım.

Kanıt; işte Anadolu...

DSİ’nin açtığı kurutma kanalları... İktidarların sulak alanları, hatta gölleri kurutup kurutup oy karşılığı köylüye dağıtması... Tüm dünyanın yasakladığı fıskıye ile sulama yöntemi... Önüne gelenin yeri deldiği yüz binlerce artezyen kuyusu... Daha birçok akılsızca-ahmakça uygulama yüzünden Anadolu kuruyor.

Akşehir, Beyşehir, Tuz Gölü, Seyfe, Eşmekaya, Kulu, Sağla, Sultan Sazlığı, Kastel Gölü, Gavur Gölü, Bafa...

Kimisi artık yok, kimisi birer küçük bataklık.

Yeraltı sularına birçok bölgede 10-40 metrede ulaşılıyordu, artık su 200 metrede bulunabiliyor. Bir-iki sene sonra suya ulaşmak olanaksızlaşacak, çünkü yeraltı sularının bir de alt sınırı vardır.

Ve bu gidişle kaçınılmaz sondur:

Susuzluk...

*

İşte o zaman...

İşte o zaman bu topraklarda yaşayan insanlar tıpkı o göçmen kuşlar gibi sağa-sola koşuşturacaklar.

Ama su yok...

Çığlıklar ata ata dönecekler...

Kurumuş çatlak çatlak toprağa, beyaz toza dönmüş ovalara-yaylalara, artık yaşanamayacak kasabalara, köylere, beldelere bakıp, o yuvalarını yerinde bulamayan kuşlar gibi şaşkın olacaklar.

Göçmen kuşlar gelmeye başladılar.

Çığlıklar ata ata dönüp durdular.

Tıpkı onlar gibi; siz nereye gideceksiniz, bilemem...
Yazarın Tüm Yazıları