Çalıntı güneş

YAZ nazlana nazlana gözüktü sayılır.

Ben biliyorum, kadınlar güneşte nasıl yanacaklarının, nasıl çikolata bir tene sahip olacaklarının hayalini kurmaya başlamışlardır.

Oysa güneş eski güneş değil.

Dünya Sağlık Örgütü,
bu yaz birçok ülkenin tehdit altında olduğunu, sakıncalı ülke sayısının iki katına çıktığını bildiriyor.

Geçen sene kimi ülkeler, insanların belli saatlerde güneşe çıkmalarını polisiye önlemlerle yasaklamıştı, demek ki bu sayı artıyor.

O ülkelerde cilt kanseri patlaması görüldü.

Dermatolog Doç. Dr. Alev Eken, bildirisinde Türkiye'nin de tehdit altına girdiğini, insanların saat 10.00 ile 14.00 arasında güneşte durmamalarını istedi.

Niçin?..

* * *

Çünkü ozon tabakasındaki bozulma giderek büyüdü.

Başta ABD olmak üzere, sanayinin gelişmiş olduğu ülkeler, atmosfere salınan gazların önlenmesine yanaşmadılar. Çevrecilerin 2001'de gösterdikleri tüm tepki ve girişimler sonuçsuz kaldı.

Sanayiciler kazanacakları para azalacağına, atmosferi kirletmeyi yeğlediler.

Bu ne anlama geliyor, biliyor musunuz?..

Güneşi çaldılar.

İnsanların her fırsatta altına uzanmaktan mutlu oldukları, bir kış boyu sabırsızlıkla bekledikleri, hayalini kurdukları güneş, birdenbire ölümcül bir tehdit oluverdi.

Artık sağlık değil, ölüm getiriyor.

Bedenleri mutlu etmiyor, öldürüyor.

İnsanları güneşlerinden korumak için kimi devletler polisi dahi görevlendiriyorlar.

* * *

Sanayiciler acımasız...

Para gözlerini karartmış, bencil ve saygısızlar.

Nehirleri kirletip, ormanları yok ettiler. Birçok deniz artık birer petrol ve zehirli atık çukuru. Ne ovalar-yaylalar ellerinden kurtuldu, ne dağlar.

O nehirlerdeki, ormanlardaki, denizlerdeki, ovalardaki, dağlardaki yaşam yok oldu.

Duyarsız, keyfine düşkün, akılsız kesimler tüm bu yok oluşları umursamadılar bile.

Ama sıra güneşe geldi.

Bu sefer güneşi çaldılar.

Ne yapacaksınız?..
Yazarın Tüm Yazıları