Bir sevgi hikáyesi...

KULAKLARI bir iner bir kalkar.

Her gece rüyamda bir yavru köpek koşar.

(.........)

Doğrusunu isterseniz sevgiler yüreklerimize gömülüdür, bir küçük torbada saklı begonvil tohumu gibi.

Onun filizlenmesi için "bir şey" gerekir.

Hani nasıl ki çiçekler güneşi görünce açar...

Şirin olmasaydı Ferhat’ın esamisi okunmazdı derler.

İşte böyle bir şeydir sevgiler.

Yüreklerde gömülü, saklı-gizli

Ne bileyim ben...

Bir gün görünce güneşi...

*

Bana çok çok sevmeyi bir köpek yavrusu öğretti.

Bir mukavva kutu içinde gelmişti evimize.

Nasıl dost olmuştuk, nasıl...

Tam 17 yıl...

Onsuz hiçbir yere gitmezdim.

Ya da onu istemeyen yerlere adımımı atmadım hiç.

Kimi zaman uzaklardaysam yalnız, telefon açardım Andree’ye:

"Bebeğim nasıl?.."

*

Sonra...

Sonra o gitti.

Ve ben bir şeyi bu kadar çok çok... Dürüstçe ve gerçekten sevmenin ne demek olduğunu o zaman anlamıştım.

Onu ararım hálá...

Bir an bile çıkmaz aklımdan.

Birlikte gezdiğimiz çayırlıkları, kumsalları tek başıma dolanır dururum, burnumu çeke çeke ve sanki o varmış gibi..

Kimi zaman çıkartıp koklarım çekmecemde sakladığım tasmasına.

Biliyorum bir daha gelecek değil...

Ama yine de saklarım su tasını.

*

İşte böyledir benim canlılara sevgimin hikáyesi.

Her sevginin bir yeşerteni var.

(.........)

Kimi zaman bulutların üzerinde...

Kimi zaman sislerin gerisinde...

Kulakları bir iner bir kalkar...

Her gece rüyamda bir yavru köpek koşar...
Yazarın Tüm Yazıları