Özellikle üçüncü dünya ülkelerinde ve özellikle tekstil ile tarım sektöründe çalışan işçilerin içinde bulunduğu insanlık dışı ortam, Batı ülkelerinde yeni bir eğilimin yükselmesine sebep oldu: Fair Trade. Yani dürüst veya etik ticaret.
Sivil ve uluslararası bir organizasyon bu. Sömürü yoluyla elde edilen ürünlerin tüketilmemesi üzerine kurulu. Özellikle İngiltere’de güçlü olduğunu söylemek mümkün. Amaç işçilerin ve çiftçilerin daha iyi ücretler almasını, daha iyi koşullarda çalışmasını sağlamak. Adil ve küresel bir ticaret sistemi kurmaya çalışıyorlar. Fair Trade kapsamında üretilmiş bir şey alırken biliyorsunuz ki, onu üretmek için kimsenin hakkı yenmemiştir, kimse insanlık dışı koşullarda çalıştırılmamıştır, hele hele çocuklar hiç çalıştırılmamıştır.
Yurtdışında pek çok marka Fair Trade ürünler satıyor. Bunların içinden Starbucks ve Marks&Spencer Türkiye’de faaliyet gösterenleri. Bizde bu yönde bir bilinç henüz gelişmediğinden ve bizzat Türkiye, Fair Trade’e konu olan ülkeler kapsamına girdiğinden olsa gerek, Starbucks bu ürünleri Türkiye’deki mağazalarında satmıyor. Ama Marks&Spencer’daki tüm ürünler Fair Trade’e uygun koşullarda üretilmiş. Çünkü firma tüm dünyadaki mağazalarında aynı kriterleri uyguluyor.
Nestle de 7 Ekim’de Fair Trade bir ürün çıkardı. Nescafe Partners Blend. El Salvador ve Etiyopya’daki küçük çiftçilerden alınan kahvelerin karışımından üretilmiş bir ürün. Türkiye’ye henüz gelmedi.
Bizim için geriye internetten alışveriş yapmak kalıyor. Online mağazaların bazıları şunlar: Ethical Shopper, Goodness Direct, Greenol, New Consumer Shop, Simplyfair, Traidcraftshop, Global Exchange... Pek çoğu dünyanın her yerine postalama yapıyor. Özellikle hediye edilmek üzere çok orijinal şeyler bulabilirsiniz. Örneğin Peru’daki kadınların ellerinde yaptıkları oyuncaklar, Tayland üretimi aksesuvarlar, ‘Küba’ya koyduğunuz ambargoyu kaldırın’ sloganıyla satılan kahve çekirdeği, Hindistan’dan aromaterapi setleri ve daha neler neler.
Kola şişelerini saklayanlar yaşadı
Coca-Cola geçen sene bir proje yürütmüştü. ‘Hayattan Coca-Cola Şişeleri’ adlı bu proje kapsamında, uluslararası çapta başarı kazanmış altı Türk modacısından kendi Coca-Cola şişelerini tasarlamaları istendi. Elif Cığızoğlu, Dice Kayek, Rıfat Özbek, Ümit Ünal, Yazbukey ve Hakan Yıldırım’ın tasarladığı iki metrelik bu dev şişelerin gerçek kola şişesi boyutunda olanları yapıldı sonra. Her çalışmadan 10 bin tane olmak üzere toplam 60 bin 200 ml’lik cam şişe marketlerde satıldı. Üzerlerindeki baskı, tasarımların aslına sadık kalmak amacıyla İngiltere’de, özel bir baskı tekniği kullanılarak yapılmıştı.
Bugün eğer atmadılarsa tam 60 bin kişide bu şişelerden bulunuyor. Umarım atmamışlardır, çünkü şişeler kıymete bindi. İnternetteki açıkartırmalarda 200 dolara alıcı bulmaya başladığı söyleniyor. Son olarak e-bay.com’daki sanal açık artırmada, Hong Konglu bir koleksiyoner 200 dolar ödeyerek şişeleri satın almış. Eğer elinizde bu şişelerden bir tane varsa müzayede sitelerinde (gittigidiyor.com gibi) satışa çıkarabilirsiniz. Şansınıza para saçan Hong Konglu bir koleksiyoner çıkar mı bilmiyorum. Ama biraz daha saklarsanız, belki seneye 500 dolar filan edebilir. Bende Ümit Ünal’ın tasarladığı bir şişe var ama içindeki kolayı içtim, acaba hálá para eder mi?