Hemen yan tarafta okuduğunuz gibi, belli başlı ayakkabı marketlerinden biri olan Flo, ‘self servis’ ayakkabıcılık uygulamasına geçti.
Yani mağazaya gidiyorsunuz, kimse yanınıza gelip ‘Buyrun, ne bakmıştınız’ demiyor, sergilenen ayakkabılardan birini beğeniyorsunuz, hemen altındaki raftan kendinize uygun numarayı bulup, kendiniz deniyorsunuz. Genel Müdür Nihat Güneri’nin sözleri dikkat çekici. Müşteriye yardımcı olması gereken satış görevlilerinin, müşteriyi bunalttığını, doğru karar vermesini engellediğini söylüyor. Haklıdır, çünkü satıcılar insana bazen öyle bir davranıyor ki, kıymetli zamanını aldığınız için kendinizi ezik hissediyorsunuz. Zavallı bir kez daha depoya gidip gelmesin diye, bir iki gün sonra genişleyip ayağınıza tam olacağını iddia ettiği ayakkabıyı almaya razı oluyorsunuz. Ama nedense o ayakkabı bir türlü genişlemiyor. Üstelik satın aldığınız şey tişört değil, ayakkabı olunca, yanlış kararın bedeli biraz pahalı oluyor.
Etrafımızda pervane olan satış görevlilerinin çoğu zaman bunaltıcı oldukları bir gerçek. Üstelik mesele ayakkabı alışverişi olunca işin başka tarafları da var. Pek çok kişi ayakkabı denerken yardımcı olunmasından hoşlanmıyor mesela. Olmadı mı sizin de hiç, satıcı eski ayakkabıyı ayağınızdan çıkarırken çorabınızdan şüphe ettiğiniz, keşke daha önce pediküre gitseydim dediğiniz, ağda zamanının geldiğini düşünmediğiniz? Üstelik parlak mağaza ışıklarının altında her şey olduğundan daha da beter görünür. Ayağınızdaki eski ayakkabı, yenisinin yanında daha bir zavallı durur. Kışın çizme deneyeceksiniz, üzerinizde pantolon var. Çizmeyi giymenize yardımcı olan satıcı ile bacağınız arasındaki mesafe en fazla 30 santim. Çizmeyi giyebilmek için pantolonu dizinize doğru çekmeniz gerekiyor. Peki kış ortasında en son ne zaman ağda yaptırmıştınız?
Tüm bu argümanlarla ispatlamaya çalıştığım gibi, self servis ayakkabıcılık faydalı bir uygulama olabilir. Ancak ben birkaç hafta önce, denemek için Metrocity Flo’ya uğradım. Ev terliği arıyorum. Uçsuz bucaksız mağazanın uzak ucunda bir görevli görünüyor. Bir iki müşteriden başka kimse yok. Self servis uygulanıyor ya, kendi kendime birkaç dakika boyunca bir ev terliği aradım, bulamadım. Çaresiz görevlinin yanına gittim. Koca mağazada tek başına olan görevli -ki, röportajda okuduğunuz gibi gerek görülmediğinden görevli sayısı azaltılmıştır- parmağının ucuyla mağazanın 5 dakika (abarttığımı kabul ediyorum) yürüme mesafesindeki diğer ucunu göstererek, ‘Şurada olacaktı’ dedi. Takribi olarak işaret edilen mıntıkaya doğru seğirttim ve fakat bir türlü terlikleri bulamadım. Bu esnada yegane görevlimiz de ortadan kaybolmuştu. Söylenerek mağazayı terk ettim. İlgililere duyurulur.
Geçen hafta Akıllı Alışveriş Ansiklopedisi’nden bahsetmiştim. Fakat sipariş etmek için irtibat numaralarını vermeyi unutmuşum, bütün hafta elektronik posta yağdı. Cevaplayamadıklarım için özür dilerim. Korkmayın, bu sefer tüm numaraları ve adresleri vereceğim.
Konu ayakkabı olduğundan ansiklopedinin ilgili maddesinden alıntılar da yapıyorum:
Ayakkabı alırken sağ ve sol teki birlikte deneyin. Topukta, tabanda veya ayağın üst kısmında darlık hissetmemelisiniz.
Ayaklar gün boyunca genişler. Bu yüzden öğleden sonra ayakkabı almaya gidin.
Parmaklara baskı yapan ayakkabılar satıcının dediği gibi zamanla rahatlamaz.
Ayak kavisi ile ayakkabı kavisi eşit olsun.
Ayakkabıyı asla kalorifer veya soba yanında kurutmayın.
En sık iki günde bir giymek ayakkabının ömrünü uzatır.
Bir ayağınız diğerinden büyükse, büyük ayağın numarasına göre ayakkabı alın.
Deri ayakkabıyı çorap giyerek alın.
Sipariş için Tüketici Vakfı Tel: (312) 425 30 73. Fax: (312) 425 23 17. e-mail: tuketicivakfi@superonline.com