Firmalar, yeni ürünlerinden haberdar etmek için gazetecilere basın bültenleri gönderirler. Hele benim gibi alışveriş yazıları yazanlara günde 50-70 tane filan gelir.
Sadece bunları okuyarak bir günlük mesai doldurulabilir, benim gibi zarfları açmaya üşenenler bir müddet sonra enkaz altında kalabilir.
Dikkat ettim, bu aralar gelen 2005 model mayo ve iç çamaşırı tanıtımlarında hep bir seamless lafıdır gidiyor. Seamless, İngilizce’de dikişsiz demek. Tekstil sektöründe ise bir kumaş türü. Seamless kumaş, dikişsiz kumaş veya kaynaksız kumaş olarak adlandırılıyor. Türkiye’de dikişsiz kumaş üreten firmaların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
FABRİKAYA GİTTİM
Atateks’in markası Morera, Türkiye’de bu işi en uzun zamandır yapan firmalardan. 25 ülkeye ihracatları var, dikişsiz kumaş üretiminde en büyük tesise sahipler. Ben de telefon açıp, onlara sorayım dedim, nedir bu dikişsiz kumaş diye.
Uzun uzun anlattılar ama sanırım benim görsel bir zekam var, ‘Ben anlamadım ille de göreceğim’ diye tutturdum. Aslına bakarsanız sorduğum abuk sabuk sorulardan sıkılıp, onlar beni çağırdı.
Dikişsiz kumaş üreten makinelerin en büyük özelliği kumaşı daire şeklinde çıkarması. Normal bir dokuma makinesini düşünün. Bu makineler metrelerce kumaş dokur, sonra onlar toplar halinde piyasaya sürülür. O toplardaki kumaşlar metreyle alınır. Diyelim ki elbise dikilecek, kalıba göre kumaş kesilir ve elbise dikilir.
Oysa dikişsiz kumaş üreten makinelerden her seferinde bir ürün çıkıyor. Her biri 2-3 dakikada dokunuyor. Makinenin içinde farklı çaplarda daireler var. Dolayısıyla daire şeklindeki kumaş da istediğiniz çapta çıkıyor. Daire şeklinde dokunduğu için yanlarında dikiş izi olmuyor. Üstelik makine, kumaşın eteklerini de kendisi bastırıyor. Yani makineden çıkan kumaşa iki askı eklediniz mi, al sana bir bluz, atlet veya body.
Makinenin bilgisayarına istediğiniz deseni, istediğiniz yer için yükleyebiliyorsunuz. Büzgülerini bile kendisi yapabiliyor.
ELBİSE HAZIR ÇIKTI
Gözlerimle gördüm, askılı bir elbise (göğsünde desenler vardı) makineden olduğu gibi çıktı. Askıları, deseni, her şeyi tamam. Etiketini bile makine yakasına dokumuş. Direkt mağazaya götürülüp, satılacak durumda. Anladım ki, konfeksiyon işçileri yandı. Bu makineler onlara yapacak hiçbir şey bırakmıyor.
Dikişsiz kumaş dokumak normalden biraz daha maliyetli bir işlem. Dolayısıyla fiyatları da yüksek oluyor. Bir de her şeyi yapamıyorsunuz bu kumaştan. Mesela gömlek yapmak mümkün değil. Yapılır tabii ama estetik bir görüntüsü olacağını sanmam. En kullanışlı olduğu alanlar ise iç çamaşırı, body ve mayo. Bizde en çok yakasına dantel işlenen body’ler satılıyormuş.
Sadece fabrikaya gitmekle kalmadım, denedim de. Giydikten sonra üzerinizde bir şey var mı, yok mu anlamıyorsunuz, o kadar hafif. Zaten ‘ikinci ten’ olarak lanse ediyorlar. Kumaşa sonradan anti-bakteriyel özellik kazandırılabiliyor ki, bir iç çamaşırı için ideal. Her yıkayışta kendini topladığı için uzun süre bozulmuyor, yamulmuyor. Yanlarda dikiş olmadığından iz yapmıyor. Bana sorarsanız bu özelliğinin deniz kenarı dışında bir önemi yok. Hani plaja giderken üzerinize aldığınız şortu ve bluzu sahilde çıkardığınızda, göbeğinizde ve bedeninizin yanlarında iz kalır da kolay kolay gitmez ya...