Marka dedektifleri beş ayda 1 milyon taklit yakaladı

Markaların Türkiye’deki en büyük derdi taklit edilmek. Dert etmekte de haklılar, çünkü dünya çapında haklı bir şöhrete sahibiz. Adımız, bu konuda sorunlu sekiz ülke arasında geçiyor.Hangi ünlü markanın sahibiyle konuşsanız taklitlerden dert yanıyor. Taklitle mücadelenin en etkili yöntemi, dedektiflik şirketleriyle çalışmak. Aslında isimleri başka tabii ama yaptıkları iş basbayağı dedektiflik. Bu şirketlerden biri de Netmark Patent Marka Fikri ve Sınai Mülkiyet Hizmetleri, Yönetim Danışmanlığı. Uluslararası firmaların hem Türk Patent Enstitüsü, hem de uluslararası patent enstitüleri nezdinde işlemlerini takip ediyorlar. Yani onlarla çalışan markaların taklitlerini kimler yapıyor bulup, imalathanelerini basıp, adalete teslim ediyorlar. Tekstilden mobilyaya, yapı malzemlerinden kırtasiyeye kadar geniş bir yelpazedeki firmalara danışmanlık yapıyorlar. Firmanın Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Özoğuz’la konuştuk.Yaptığınız iş dedektiflik gibi bir şeye benziyor, siz nasıl tanımlıyorsunuz?- Markalar adına taklit ürünleri takip etme işi aslında fikri hakların korunması gibi adlandırılsa da, bu sektör hukuk danışmanlığı ile beraber, biraz dedektiflik de sayılabilir. İşin en önemli ve zor kısmı araştırma aşaması. Türkiye’de 2004 itibariyle taklit ürün sektörünün 4 milyon Euro gibi rakamlara ulaştığı söylense de, bu rakamın aslında söylenenin çok üzerinde olduğunu düşünüyoruz. Korsan ürünler açısından en sorunlu sekiz ülke arasında Türkiye de bulunuyor. AB komisyonu yılda 200 milyar Euro’yu bulduğunu tahmin ettiği taklit ürün ticaretine karşı bir eylem planı benimsedi.Nasıl bir eylem planı bu?- Avrupa Komisyonu, AB telif haklarını üçüncü ülkelerde korumak için harekete geçti. Bir eylem planı benimsediler. Türkiye’nin de bu konuya özellikle dikkat etmesi gerekiyor. Avrupa Birliği Komisyon yetkilileri, korsanlığın arttığına, suç örgütlerinin sektöre el attığına dikkat çekiyor. Türkiye’deki mevcut durum da aslında bunu ispat ediyor.Sorunlu sekiz ülke arasında başka kimler var? - Korsan ürünler açısından en problemli ülkenin Çin olduğu söyleniyor. Bir iddiaya göre, Çin’de satılan marka ürünlerinin yüzde 20’si taklit. Diğer sorunlu ülkeler Tayland, Ukrayna, Rusya, Endonezya, Brezilya, Türkiye ve Güney Kore. Özellikle tekstil sektöründe son derece kalite ürünler yapabiliyoruz. Avrupa’da yakalanan taklit tekstil ürünlerinin çok büyük kısmı Türk kökenli. Çünkü Türkiye’den Avrupa’ya korsan ürün nakletmek, öbür sorunlu ülkelerden çok daha çabuk ve ucuza geliyor.Neden taklitlerin önüne geçilemiyor?- Hukuk mevzuatımız yeterli ama uygulamada birçok sorunla karşılaşılıyor. Bu sorunlar çözülürse taklit ürünlerle mücadele konusunda ciddi neticeler alacağımıza inanıyoruz. Biraz dedektiflik gibi demiştiniz, taklitlerin peşine nasıl düşüyorsunuz?- Çalışma yöntemimiz hukuki mevzuat çerçevesinde. Yani tespit edilen taklit ürünlerin adreslerine güvenlik güçleri ile beraber operasyonlar düzenlemek için, savcılıklara başvuruda bulunuyoruz. Sulh Ceza mahkemelerinden arama ve zaptetme kararı alıyoruz. Daha sonra avukat arkadaşlarımız bölge karakollarındaki güvenlik güçleriyle beraber adreslere operasyonlar düzenliyor. Yakalanan ürünler zaptediliyor ve yediemin olarak seçilen kişilere teslim ediliyor. Polislerin nezaretinde tutulan zaptetme tutanakları ve taklit ürünlerden örnekler, taklit ürünü yapan, bulunduran, satan kişiler hakkında kamu davası açılması için savcılığa sevk ediliyor. Baskın yapmadan önce emin olmak için araştırma yapıyorsunuzdur. - Taklit ürünlerle ilgili istihbarat faaliyetlerimiz tüm yurt geneline yayılmış durumda. Özellikle tekstil sektörünün etkin olduğu İzmir, Denizli, Antep, Manisa, Bursa illerindeki irili ufaklı fabrika ve atölyeleri, ayrıca İstanbul’daki atölye, depo ve satış noktalarını takip ediyoruz. Bizim asıl amacımız sokakta bu ürünleri satanlara yönelik faaliyet yapmaktansa, bu işin koordinatörlerine ve büyük imalatçılarına ulaşıp onlara yönelik işlem yapmak. Ancak caydırmak için küçük satıcıları da takip ediyoruz. Baskınlarda ne kadar ürün ele geçiyor? - Mesela son olarak Tommy Hilfiger adına yaptığımız bir operasyonda yaklaşık 45 bin ürün yakalanmıştı. Bu sektör için oldukça büyük bir rakam. Araştırma elemanlarımız genel olarak firma içlerinden bilgi alıyor, pazar yerlerini takip ediyor, satıcıları takibe alarak üretim yerlerini ve depoları tespit ediyor. Bu yıl yaptığımız baskın sayısını tam hatırlamıyorum ama bir milyon adede kadar ürün yakaladığımızı söyleyebilirim.En çok hangi markaların taklitleri yapılıyor?- En çok hukuki takip yaptırmayan markaların taklitlerine rastlıyoruz. Hukuki takip yaptırmayan firmaların hem ürünleri, hem ismi taklit ediliyor. Sadece taklitlerin peşine mi düşüyorsunuz, yoksa ihracat fazlası satılan marka ürünlerini de takip ediyor musunuz?- İhracat fazlalarının takibini yapmak için üretici firmanın bize gerekli bilgileri vermesi gerek. Yakaladığınız ürün mahkeme aşamasında bilirkişi tarafından orijinal ürün olarak tespit edildiğinde davayı kaybedebiliriz. Bu konuda marka sahipleri imalat yaptırdıkları atölyelerle karşı karşıya gelmek istemedikleri için, ihraç fazlası ürünler konusunda kendi aralarında anlaşıyorlar. Ama imalatçıları da boş bırakmamak için bir ihtarnameyle uyarmayı tercih ediyoruz. ‘Senin sattığını biliyoruz, bu resmi, bu faturası, bir defa daha bu şekilde bir satışla karşılaşırsak hukuki haklarımızı korumak için prosedürü uygulayacağız ve uğradığımız zararların tazmini yoluna gideceğiz’ mahiyetinde bir ihtarname gönderiyoruz.Gizli ajanlarınız nerelere gider, günde ne kadar çalışır?- Eğer şüphelendiğimiz firmada işe soktuğumuz bir elemansa mesai saati kadar çalışır. Taklit ürün imalatı yapanlar, yaptıklarının ciddi bir suç olduğunu bildikleri için geç saatlerde üretim ve nakliye yapıyor. O sebeple de beraber çalıştığımız araştırma elemanlarımızın çalışma saatleri esnek. Özellikle satış noktalarında ciddi bir takip yapılıyor. Kapalıçarşı, Merter, Kadıköy, Perşembe Pazarı gibi noktalarda genel bir inceleme yapılıyor. Semt pazarları bizim operasyon yapmadığımız ama satıcıları takibe aldığımız noktalar.
Yazarın Tüm Yazıları