Çizgi film Jetgiller’i bilirsiniz. Hani gelecekte yaşayan, evlerinde robot hizmetçi çalıştıran, evden işe jetle gidip gelen, sıkışan hava trafiğinden yakınan, hapla beslenen aile.
İşte çok yakın gelecekte alışveriş alışkanlıklarımız Jetgiller’e taş çıkartacak kadar yüksek teknoloji içermeye başlayacak. Nasıl mı? İşte size bir senaryo:
Mideniz kazınıyor, bir sandviç yapmaya karar verdiniz. Buzdolabını açtınız, peynir, domates ve kavanozun dibinde kalan son zeytin ezmesini kullandınız. Kavanozu çöpe atmadan önce birkaç saniye buzdolabının kapısında bulunan okuyucuya gösteriyorsunuz.
Birkaç gün sonra iki sokak ilerideki süpermarkete gittiniz ve alışveriş arabalarından birini aldınız. Arabadaki ekranda ihtiyacınız olan her şeyin yazılı olduğu bir liste karşınıza çıkıyor. Listedekilerin bazılarını gelmeden önce e-mail ile süpermarkete siz göndermiştiniz. Kalanları da alışveriş arabanız listeye ekliyor. Çünkü neye ihtiyacınız olduğunu biliyor.
Son geldiğinizde (diyelim ki bir hafta önce) yoğurt almıştınız. Yoğurdun bitmiş olacağını, en azından son kullanma süresinin dolduğunu biliyor araba. İçine koyduğunuz her şeyin barkodunu okuyor ve bilgileri size özel dosyalarda saklı tutuyor.
Listede birkaç gün önce biten zeytin ezmesi de var. Buzdolabınız alışveriş arabasına haber verdi çünkü. Hani kavanozu kapıdaki okuyucuya göstermiştiniz ya!
Alışveriş arabanız sizi kredi kartınızdan tanıyor. Kredi kartı numaranızı üzerindeki mini bilgisayara tuşluyorsunuz.
Az önce alışveriş listesinin göründüğü ekranda şimdi listedeki ürünleri hangi reyonlarda bulacağınız yazıyor ve araba size yol gösteriyor.
Bu arada sıkça aldığınız ürünlerde bir indirim varsa sizi bunlardan haberdar ediyor, size özel indirimler de yapıyor.
DİYETİ BOZMAYA KALKARSANIZ BİPLEMEYE BAŞLIYOR
Listede deodoran da var. Kızınız ille de belirli bir markanın çiçek kokulu deodoranını istemiş. İlgili standın önüne geldiniz. Ama bir türlü çiçek kokulu olanı bulamıyorsunuz. Limon kokulu, okyanus kokulu var, çiçek kokulu yok. Arkalarda mı kaldı acaba? Yoksa bitti mi?
Alışveriş arabanız hemen raftaki tüm şişelerin barkodunu okuyor ve orada aradığınız üründen bulunup bulunmadığını söylüyor. Böylece siz de parmak ucunuzda şişeleri karıştırmak için dakikalarınızı harcamıyorsunuz.
Üstelik bu zeki alet sizin diyette olduğunuzu ve belirli bir miktar kalorinin üzerindeki yiyecekleri yememeniz gerektiğini biliyor. Şu çikolatalı gofreti sepete attığınızda ondan biplemeye başladı.
Bakın yine bipliyor, sakın oğlunuzun alerjisi olmasına rağmen aldığınız çilekten olmasın?
KASA ÖNÜNDE BEKLEMEYE SON ARABA SİZİN YERİNİZE ÖDER
Sıra ödemeye geldi... Kasa önünde sıraya girmenize gerek yok. Unuttunuz mu, kredi kartı numaranızı alışveriş arabasına söylemiştiniz. Üstelik sepete attığınız ilk üründen beri fiyat toplamını almaya başlamıştı. Alışveriş tutarını sizin yerinize kartınızdan çekiyor.
Senaryo çok mu ütopik? Hiç de değil. Bu saydıklarımın bir kısmı çoktan yurtdışındaki bazı pilot süpermarketlerde denenme aşamasında.
Birkaç hafta önce yazmıştım, İngiltere’de bir süper market, alışveriş sırasında yaktığınız kalori miktarını ölçen ve gösteren alışveriş arabaları kullanmaya başladı. Almanya’da da sepete attığınız ürünlerin barkodunu okuyan ve size toplam miktarı gösteren arabalar var. Türkiye’deki bazı mağaza ve marketler de bu kadar ileri olmasa bile benzer uygulamalar yapıyor. Kaldı ki, bahsettiğim her şey alışverişte değilse bile yaşamın farklı alanlarında, başka amaçlar için kullanılıyor. Yoktan var edilmeleri gerekmiyor yani.
Ne diyorsunuz, alışveriş böyle yapılsaydı hayat kolaylaşmaz mıydı?
Önüne otomobil park edilen mağazanın enerjisi bozuluyor
Türkiye’de mağazacılığın önemli isimlerinden Suat Soysal’ın çabalarıyla düzenlenen Perakende Günleri’nin dördüncüsü bu yıl 13-14 Ekim tarihlerinde yapılacak. Programa bakınca önceki yıllarda olduğu gibi yine çok eğlenceli geçeceği anlaşılıyor. Örneğin ilk kez düzenlenen bir açık artırma var. Elde edilen gelirle Anadolu’daki köy okullarına kitap bağışı yapılacak. Ata Demirer’in gösterisi de kaçırılmaz. İleriki günlerde Perakende Günleri’nden yine bahsedeceğim.
Ben asıl, Soysal yayınlarından çıkan Merhaba adlı sektör dergisinde okuduğum bir röportajdan bahsetmek istiyorum. Görsel mağazacılık, mağaza tasarımı ve ürün teşhiri konularında çalışmaları bulunan Linda Cahan ile yapılmış. Perakende Günleri’ne de katılacak olan Cahan, mağazacılığa uyarladığı Feng Shui yaklaşımından bahsediyor.
Vitrinden mağazanın girişine, kasanın durduğu yerden deponun girişine, aynaların konumuna kadar her şeyin mağazadaki enerjiyi etkilediğini, bunun da alışverişe gelen müşteriyi yönlendirdiğini savunuyor. Ona göre Feng Shui’ye uygun düzenlenmeyen mağazada müşteri mutsuz oluyor ve içeri girmek veya alışveriş yapmak istemiyor.
Hani aynı yerde yeni isimlerle sürekli başka mağazalar açılır ve hiçbiri tutunamaz, kısa sürede kapanır ya, işte bu da enerji akışının doğru olmaması yüzündenmiş.
‘Hatta’ diyor, ‘Mağaza kapısına park eden araç bile siz farkına varmadan enerjiyi bloke eder.’
Demek bizim esnaf Feng Shui’yi çözeli asırlar olmuş da haberimiz yok. Kapı önüne kimse park etmesin diye büyük zeytinyağı kutularına beton döküp, kaldırıma ondan dizip duruyorlar.