Hani geçen hafta "Ayın elemanını seçsek nasıl olur" diye bir teklifte bulunmuştum.
Siz bana alışveriş ederken rastladığınız cennetlik satış görevlilerini yazacaktınız, ben de buradan hepimizin yerine teşekkür edecektim. Gelen mail’lerin arasından ayın değil yılın elemanı çıktı. Bir de Fransa’dan bir satış görevlisi aday gösterilmiş. Bakın ülkemiz globalleşen dünyada nasıl da yerini almış. Önce yılın elemanı....
Düşen müşteriyi hastaneye götüren Marks & Spencer elemanları
"6.12.2005 günü Levent Metrocity’deki Marks and Spencer mağazasında kayarak düştüm. Bütün personel etrafımda toplanarak beni yerden kaldırdılar. İçtenlikle üzüntülerini belirttiler. Kendimi toparlamama yardımcı oldular. Her ne kadar "Beni taksiye bindirin, evime giderim" dedimse de kabul etmediler. Durumumun iyice anlaşılması ve hastanede kontrol edilmem için ısrar ettiler. Hastaneye gittiğimizde çekilen röntgende sol el bileğimde iki yerde kırık olduğu anlaşıldı. Mağaza olarak tüm masraflarımı karşılayıp kolumu alçıya aldırdılar. Mağaza müdiresi Yeliz Utku Savaş Hanım ve yardımcıları defalarca evime telefon açıp geçmiş olsun dileklerini ilettiler, çiçek yolladılar. Bence bu duyarlılıkları ile sadece ayın değil, ayların ve yılların mağazası ve personeli olmaya hak kazandılar. Bu vesile ile bütün Metrocity Marks and Spencer çalışanlarına teşekkür eder, şükranlarımı sunarım." n Meral Ertaylan
Marks and Spencer çalışanları hakikaten gönülçelen bir jest yapmış. Aslında sinirlerin gerilmemesi, kalplerin kırılmaması, müşterinin kaçmaması hatta bağımlı hale gelmesi için küçücük jestler yapmak yetiyor. Bu olayda mağaza görevlileri ilgisiz davransaydı, Meral Hanım da Amerikalı olsaydı hemen bir tazminat davası açıverirdi.
Müşterisine güvenen Lafayette Mağazası elemanları
Ve bir de Fransa’dan aday var...
"Ben size eşimle birlikte Paris’te yaptığımız bir alışverişimizden bahsetmek istiyorum. Gezimizin son akşamı Galeries Lafayette mağazasının erkek ürünleri binasına gittik. Eşim kendisine Lacoste marka bir hırka aldı. Ama bu arada mağazada alışverişlerimizi tamamlamak üzere son anonslar yapılıyor ve herkes yavaş yavaş çıkışlara yöneliyordu. Biz son olarak bir iki reyon daha dolanıp bir şeylere baktıktan sonra, 19.30 civarında otele döndük. Odamıza çıktığımızda mağazadan aldığımız poşet yanımızda değildi. O an onu başka reyonlara bakarken mağaza içinde bir yerlerde unuttuğumuzu anladık. Eşim hemen mağazayı arayıp böyle bir poşetin bulunup bulunmadığını sordu. Görevli, mağazada artık bütün işlemlerin bittiğini ve yarın sabah açılacağını söyledi. Açılır açılmaz gelmemiz konusunda bir öneride bulundular ama biz sabah uçağıyla Türkiye’ye dönüyorduk. Şansımızı denemek için hemen mağazaya döndük. Bize önce mağaza kapandı, alamayız falan dediler ama durumumuzu anlattıktan sonra yanımızda bir güvenlik görevlisiyle Lacoste reyonuna götürdüler. Sağa sola bakındık ama poşetimizi göremedik. Kredi kartı sliplerimizi ve fişimizi gösterdik ve tabii bir ton dil döktük. Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Bize reyondan yeni bir hırka verdiler. İnanın böyle bir şeyi ne ben, ne de eşim beklemiyorduk. Bir an ülkemizde böyle bir şeyi yaşasaydık ne olurdu diye düşündüm. Alacağım cevabı duyar gibiyim: ’Yapabileceğimiz bir şey yok poşetinize sahip olsaydınız. Bizim sorumluluğumuzda olan bir olay değil bu’ derlerdi. Bunu sizinle niye paylaştım biliyor musunuz? Yurtdışında insanların sözüne olan güvenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlatmak için. Çünkü biz kötü bir niyetle de böyle bir şey yapabilirdik; nitekim ülkemizde bunu yapan birçok insan var. Bizde insanların sözüne güven duyulmuyor ve maalesef bunu bizim insanlarımız kendileri bizzat yaptılar." Ebru Yalçın
Bu örneği aslında müşteri ile mağaza çalışanları arasındaki güven sorunu nedeniyle buraya aldım. Durum, özellikle prestije önem veren markalar söz konusu olduğunda, Ebru Hanım’ın düşündüğü kadar vahim değil ama sık sık kaba davranışlarla karşılaşılıyor elbette. Ebru Hanım, siz de emin olun yurtdışında da iyi niyeti suiistimal eden bir dolu müşteri var. Mesele bu ihtimali göze alıp yine de müşteriye her zaman iyi niyetli yaklaşmak.