Alışveriş bağımlısı mısınız?

Kadın ya da erkek fark etmez, ABD’de her 20 kişiden birinin alışveriş bağımlısı olduğunu biliyor muydunuz? Sayıları 17 milyonu buluyor. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da bizde durum nedir bilmiyoruz. Ancak rakamlar saplantılı biçimde alışveriş yapanların sayısının Avrupa’da da arttığını gösteriyor.

Alışveriş Yapıyorum Öyleyse Varım: Kompülsiv Satın Alma ve Kendini Arayış adlı kitabın yazarı, psikolog April Benson; çalışmak yerine sürekli internetten alışveriş yaptığı için işten atılan hastaları olduğunu söylüyor. Bu nedenle bozulan evlilikler var. Erkeklerde alışveriş bağımlılığı genellikle koleksiyonerlik şeklinde tezahür ediyor.

Eğer dolabınızda etiketi bile üzerinde duran, hiç giyilmemiş giysiler varsa, bitirmeye fırsat bulamadığınız kozmetik ürünleri koyacak yer bulamıyorsanız veya haftada bir kucak dolusu CD alıyorsanız aşağıdaki testi yapsanız iyi olur. Ben yaptım, bağımlı olmak üzeresiniz diye bir sonuç çıktı. Bir ihtimal daha varmış; karşıma çıkan avantajlı fırsatları kaçırmak istemiyor olabilirmişim. İki hafta boyunca yiyecek dışında bir şey almamaya karar verdim. Bakalım mide bulantısı, terleme, titreme yapacak mı? Testin orijinalini http://ynr.blogthings.com/areyouashopaholicquiz/ adresinde bulabilirsiniz. Maalesef sonuçları değerlendirme hizmeti veremiyoruz.

1. Kalbiniz kırılmışsa, yeni bir gardırop kurmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar mı?

a. Olabilir, alışveriş terapisi tamamen safsata olamaz.

b. Kesinlikle, yeni erkeklerle tanışmak için yeni giysiler gerekir.

c. Asla, maddi şeyler aşkın yerini tutamaz.

2. Acil durumlar için biriktirdiğiniz para sizi ne kadar idare edebilir?

a. Acil durum parası nedir?

b. Birkaç ay.

c. En az altı ay.

3. Para harcadıkça ödül kazandıran yeni bir kredi kartı almanız için ısrar ediliyor. Siz:

a. İlgilenmezsiniz, bir iki kredi kartı size yetiyor.

b. Başvuru formunu okur, ödüller iyiyse ilgilenebilirsiniz.

c. Hemen imzayı basarsınız.

4. Dışarıda yemek yeme sıklığınız:

a. Haftada bir iki kez

b. Ayda bir iki kez.

c. Neredeyse her gün.

5. Cumartesi öğleden sonra ne yaparsınız?

a. Arkadaşlarınızla takılırsınız.

b. Evde oturursunuz veya sevgilinizle buluşursunuz.

c. Alışveriş merkezine gidersiniz.

6. Çok şeker bir elbise buldunuz. Fiyatı 500 liradan 100 liraya düşmüş ama size iki beden küçük:

a. Hemen rejime başlamaya karar verir ve satın alırsınız.

b. Elbiseyi isteyecek bir arkadaşınız olup olmadığını düşünürsünüz.

c. 100 lira zaten bir elbiseye vermek için çok para deyip bırakırsınız.

7. İnternetten alışveriş ile aranız nasıl?

a. İndirimde bir şeyler var mı diye arada bir bakınıyorsunuz.

b. Kredi kartı numaralarınızı ezberlediniz bile.

c. İhtiyacınız olan şeylere uygun fiyatla sahip olmak için muhteşem bir araç.

8. En sevdiğiniz mağazaya girdiğinizde:

a. En uygun fiyatlı ürünleri bulacağınız bölümü ezbere bilirsiniz.

b. Uzun süre kullanabileceğiniz klasik parçalar alırsınız.

c. Orada çalışan herkes adınızı ve bedeninizi ezbere bilir.

Dükkanımız açık kalmış!

Önceki hafta sonu Kadıköy çarşı içindeki Koton’un önünden geçerken güneşli bahar havası dürttü, içimi ferahlatacak bir şey almak için içeri daldım. Karşıma çıkan ilk görevliden yardım istedim. Hemen aradığım tipte eteği buldu, getirdi, soyunma kabinine kadar eşlik etti. İçerisi nasıl kalabalık ve mağaza nasıl dar... Buna rağmen satış görevlisi gayet ilgili. Bana yardım ederken, bir yandan da soru soran diğer müşterilere cevap yetiştiriyor. Hayatımdan son derece memnunum, çöl ortasında su bulmuş gibi hissetmekteyim. Kabine girdim, tam eteği giyecekken ve tek ayak üzerindeyken kapı çaldı: "Nasıl oldu etek?" "Bir dakika" dedim ama duymamış olacak yeniden kapıyı çaldı, yeniden "Nasıl olduuuu" diye sordu. Aldı mı beni bir telaş... Apar topar eteği üzerime geçirip, dışarı çıkmaya kalktım. Bu arada daracık kabine konan tabure yüzünden kapıyı açınca içeride sıkışıp kaldım. Müfettiş Clouseau görse, benimle gurur duyacak, öyle bir telaş ve sakarlık hali. Bacağımdaki çürük hálá duruyor, sanırım tabureye çarptım.

Neyse, müsamereye çıkan ilkokul çocuğu gibi attım kendimi kızın önüne. "Sanki biraz bol gibi" dedim. O, "Yok yok tam olmuş ama dükkanımız açık kalmış" dedi. Bön bön bakmaktayım, hangi dükkan açık kalmış? Gülümseyerek üzerimdeki eteğin fermuarını yukarı çekti. Meğer o telaşla kabinden çıkarken açık unutmuşum. Hayatımda müşteriye böyle bir üslupla hitap edildiğini duymamıştım. Epey bir salaklaştım ama mesele yapmadım. Ne de olsa daha birkaç dakika önce kendisinin çölde karşıma çıkan bir bardak su olduğunu düşünmekteydim. Ama o başka çamlar daha devirmekte bir beis görmedi.

- Mango’da mı çalışıyorsunuz?

- Yoo, nereden çıkardınız?

- Üzerinizdeki bluzu iki sezon önce Mango’da çalışan kızlar giyiyordu da...

- !!!

Üzerimdeki bluz kardeşimin yeni yıl hediyesiydi. Bir yandan kızın densizliğine kızıyorum, bir yandan da "Vay alçak kardeş, bana serisonu hediye almış" diye içimden geçiriyorum.

Tüm yaptıklarına rağmen satış görevlisi kıza bir şey demedim, eteği de satın aldım. Çünkü zavallı ne yapmakta olduğunun farkında bile değildi. Ona muhtemelen "Müşteriye sıcak davran, diyalog kur" demişler, o da elinden geleni yapıyor.

Kıssadan hisse; siz siz olun soyunma kabininden çıkarken "dükkanınızı" açık unutmayın.
Yazarın Tüm Yazıları