Paylaş
Ankara’dan döner dönmez buluşuyoruz... Sanki seçim kaybetmiş değil de kazanmış gibi... 4 Kasım’da yapılan MHP’nin 10. Olağan Büyük Kurultayı’nda genel başkanlığa adaylığını açıklayan ve 48 oy alan Müsavat Dervişoğlu’nun neredeyse bir hafta geçmesine rağmen telefonları hiç susmuyor... Sürekli tebrik mesajları alıyor... Zaten o da ilk açıklamalarında kurultay sonuçlarını, “Bu kadar az oy alıp da bu kadar sevilen bir adam olamaz” sözleriyle değerlendirmişti... Oylar açıklandığında salon da alkışlarla ona destek vermiş, parti çevreleri 48 oyun hiç de yadırganmayacak bir sayı olduğunu dillendirmişti... Dervişoğlu, İzmir siyasetinin de her zaman konuşulan isimlerinden oldu... Ülkü Ocakları Başkanlığı gibi görevlerle 38 yıldır siyaset yapan Müsavat Dervişoğlu, 2002–2009 yılları arasında MHP İl Başkanı görevini sürdürdü... 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde MHP’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı olup bu görevinden istifa etti... 2009’da yeniden il başkanı seçildi. 2011 genel seçimlerinde bu kez milletvekili olmak için yine il başkanlığında istifa etti... Dervişoğlu, kongre sonrası kırgınlık ve kızgınlıkları ama umutlarıyla farklı bir portreyle karşımızda...
Kurultayla ilgili ilk değerlendirmeleri yapmıştınız. Üzerinden 1 hafta geçti. Şimdi nasıl yorumluyorsunuz?
- Dünyada zannediyorum hiçbir partinin kurultayında böyle bir şey olmamıştır. Bu kadar az oy alıp, bu kadar sevgiye mazhar olmak bana nasip olmuştur. Alacağım oyun miktarı benim hesabıma göre 30-40 aşağıda oldu.
Siz ne kadar bekliyordunuz?
- 100-110 civarı bekliyordum. O da kongrede gergin ortamı yumuşatmak için kazanmaya talip bir genel başkan adayı izlenimi veremediğimden... Orada benim için önemli olan tansiyonu aşağı çekmekti. Onda da muvaffak olduğumu düşünüyorum. Bu kongre en az MHP kadar Türkiye’nin geleceğiyle de alakalı bir önem arz ediyordu.
Bu yüzden mi aday oldunuz?
- MHP içinde konuşulması icap eden şeyler vardı. Kurultaylar, eleştiriniz varsa bunların yapılabileceği meşru zeminlerdir. Ben de başkaları gibi arkadan eleştirip yüze gelince bağlılık bildiren bir siyasi kişilik imajı vermek istemedim. Dolayısıyla eleştirilerimi kurultaya hazırlık aşamasında doğrudan doğruya dile getirmeyi tercih ettim. Ayrıca, bu eleştirilerin hiçbiri kişisel değil. İdeolojik eleştirilerde bulundum. “Aday olamayacak” dediler. ”40 imzayı bulamayacak” dediler. Buldum ve aday oldum. “Kazanamayacak” dediler. Ben salonda söylediğim gibi kazanma iddiasında olan bir aday değilim. Ben bu salondan çıkacak iradeye saygı göstereceğimi iddia ediyorum.
Hesapları bozmak için
Gelecek için bir adım atma gibi mi?
- Gayet tabii, MHP’nin önünde çok kritik bir süreç var. Bugün işbaşına gelen yönetim hem beklenen anayasa değişikliği hem yerel seçim sürecini hem cumhurbaşkanlığı seçimini hem de 2015’te gerçekleşmesi olası genel seçimi denetleyip yönetecek. Türk siyasetinde Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olmasından sonra birtakım değişiklikler olacağına dair önemli öngörüler var. Buna bağlı olarak milliyetçi hareketin vaziyet alması lazım. MHP’de de olası yerel seçim mağlubiyeti üzerine kurgulanmış bazı oyunlar olduğu kanaatini taşıyorum. Öncelikle adaylığımız bu oyunları bozmaya yönelikti.
Bunu açar mısınız...
- MHP’de bir hezimet beklentisinde olanlar bulunuyor. Bunu takiben bir olağanüstü kurultay toplanması mümkün olabileceğini düşünüyorlar. Buna bağlı olarak da milliyetçi hareketin lider kadrolarının o olağanüstü kurultayda yenilenebileceğini varsayıyorlar. Siyaset mühendislerinin de milliyetçi hareket üzerinde birtakım kurguları var. Türkiye üzerinde hesabı olanın milliyetçi hareket üzerinde planı olmaması abesle iştigaldir. Dolayısıyla milliyetçi, ülkücü harekette bir sahipsizlikten nemalanma düşüncesi taşıyan bazı insanların yaptığı hesabı bozmaktı benim adaylığım esas itibariyle. Bizi yok sayarak, yani ülkücüleri kast ederek söylüyorum, milliyetçi hareket içinde yapılan hesapların tarafımızdan bozulacağının tebliğidir kurultaydaki duruşumuz.
Doğru olduğunu biliyor
Genel Başkan tarafından nasıl algılandı?
- Sayın genel başkanımızın ülkücülüğümüz ya da ideolojik müktesebatımız açısından ‘Yanlış yaptı’ ya da ‘Yanlış karar verdi’ diye düşüneceklerini hiç zannetmiyorum. Yaptığım şeyin doğru olduğunu biliyordur. Milliyetçi hareket isteyenin istediği zaman oyun oynayabileceği bir siyasi yapı değildir. Oyun oynayanlara ‘Biz bozarız’ diyoruz. Kimin varsa böyle bir hesabı yeniden çek etsin. Ülkücü hareket sahipsiz değil. Adaylığı açıklarken sadece MHP genel başkanlığına değil, liderliğine talip olan kişinin başbakanlığa talip olması gerektiği ve milletin beklentisinin de bu olduğunu ifade ettim. Maalesef MHP mevcut haliyle iktidara talip bir parti izlenimi vermiyor. Mutlaka bu kurultayda değiştirilmesi, yeni bir bakış ve duruşla ortaya çıkılması gerektiğini ifade ettim. Söylediklerim inşallah dikkate alınır.
Peki, bir sonraki kurultaya kadar neler olacak? Siz yine böyle sessiz ve derinden mi gideceksiniz? Gelecekle ilgili planlarınız ne olacak?
- Ülkücü edep ve terbiye sınırlarında kalarak, siyasi ahlak duvarlarını da aşağıya çekmeksizin görüş ve kanaatlerimi kamuoyuyla paylaşacağım. Ben milliyetçi hareketin umut ve medet kapısı olmasını, bunun hakkını vermesini istiyorum. Milliyetçi hareket Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesidir. Kuruluş felsefesinin siyasi organizasyonu olan MHP, millet tarafından kabul edilmiş milliyetle buluşarak iktidarla buluşmaya hazır hale getirilmelidir. Bunları yapabilecek siyasi kadro kendi öz kaynakları içinde mevcuttur. Başka yerden bir şey aramaya hiç gerek yoktur. Başka bir hesap yapmaya da hiç gerek yoktur.
Garanti makamlara aday olmuyorum
Bundan sonraki rolünüz ne olacak bu süreçte? Bugüne kadar büyükşehir belediye başkanlığı gibi adaylık süreçleriniz de oldu. Ama gerçekleşmedi...
- Garanti galibiyetler peşinde koşan biri değilim. İdeallerimi ön plana çıkararak siyaset yapma derdi taşıyan biriyim. Başkaları gibi garanti seçilebilecek makamlara aday olmuyorum. Hep zor hedefleri tercih ediyorum. MHP genel başkanlığına da aday olmadan en zor hedeflerden biri olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı olmuştu. İzmir kamuoyu nezdinde de partimi doğru temsil ettiğime inanıyorum. Demek ki ben hem kentimi hem ideallerimi doğru temsil eden bir siyasetçi kimliğiyle hatırlanacağım bundan sonra da... Yerel seçimlerde asla bir adaylık düşünmüyorum. Daha doğrusu önümüzdeki dönemde herhangi bir adaylık düşünmüyorum. Karşı karşıya bulunduğumuz sorunların aşılabilmesi için siyaseten vazife aldım.
Ama sizin il başkanlığınız boyunca seçimlerde beklenen belli oy oranları tutturuldu...
- Bu başarıda katkımın olduğunu söyleyen çoğunlukta. Ama aksini söyleyenlere de saygım sonsuz. MHP parlamentoda İzmir’den iki milletvekiliyle temsil ediliyor. Yerel seçimlerde ben onlardan aktif bir görev, sorumluluk üstlenmelerini bekliyorum. Bir bakanın AKP’den aday olacağı konuşuluyor. MHP’nin iki tane bakanı var şu an parlamenter. Onlar her seçim dönemi seçilebilecek sırada milletvekili adayı da oluyorlar, seçiliyorlar da.. 1999’dan beri... Gerek Oktay Bey (Vural) gerek Kenan (Tanrıkulu) Bey birinci sıradan aday gösteriliyor. İzmir siyasetinde muhakkak bir karşılıkları var ki sürekli aday gösteriliyorlar. Bir de zor bir göreve talip olmalarını diliyorum. Büyükşehir için aday olmalarını öneriyorum. Bir de siyasette zor bir görev için kantara çıksınlar. ‘Bir de onları görelim bakalım’ diyorum. Benim de onu beklemek gibi bir hakkım olduğunu düşünüyorum.
İl başkanıyken ilk sıralarda aday gösterilmediğiniz için bir kırgınlık ifadesi mi?
- İl başkanlığından istifa ettikten sonra bir kere bile genel merkeze gitmedim. Ben kendimi sayın genel başkanımın ve partimin adaletine teslim ettim. MHP’yi siyaset için kulis yapılacak yer olarak görmüyorum. Buna benim zaten siyasi terbiyem de müsaade etmez. Ama koca koca adamların küçük hesaplar içinde hareket etmelerini de yadırgıyorum. Biliyorsunuz tüzükteki bir maddeye dayalı olarak genel başkan adayının 40 imzayla divana önerilmesi icap ediyor. Bu sayın bakanlardan biri MHP delegelerinin konakladığı otelde kalmıştır. Benim için imza atanları geri çekebilmek için. Bunları ayıplıyorum.
Kimi kastediyorsunuz?
- Oktay Bey... Kendisine yakışan bir davranış değil. Böyle şeylere ihtiyaç duymaması lazım. Bu statüye gelmiş birine, “İmzanı geri çek” demenin ne anlama geldiğini bilmesi lazım. Bana şahsen biri, “İmzanı geri çek” derse, “Aslını inkar et” demiştir. Böyle bir şeye nasıl vesile olurlar? İnsanlardan imzaları geri çekmelerini isteyebilirler ama cenazemdeki kalabalığa engel olamazlar. Siyaset artık İzmir’de onlar için de çok kolay değil. Bundan sonra İzmir ve bu kent siyasetine olan katkılarını sürekli sorgulayacağım. Bu kentteki tanınmışlıklarını, takdir görmüşlüklerini, sevilmişliklerini de sürekli tartışma zeminine taşıyacağım. Aksini inkar ediyor, bir sınava girmek istiyorlarsa Tanrıkulu ve Vural’ı eski bir il başkanı ve İzmir siyasetinde yer etmiş biri olarak Büyükşehir’e adaylık için öneriyorum. Buyursunlar bir de kaybetmeleri olası bir seçimde iddialı olmaya çalışsınlar. Biz de onların siyasi inanmışlıklarını tartıya çıkarmış oluruz.
Bundan sonra farklı olacak
Hodri meydan mı diyorsunuz?
- Bütün İzmir halkının takdiri, teveccühü ile yarışı sürdürürken bir milletvekili ve eski bir bakanın beni engellemeye çalışmasını kamuoyunun vicdanına bırakıyorum. Bizim aday oluşumuz İzmir’e bir heyecan getirdiyse, kurultay kürsüsüne çıkıp İzmir’i doğru biçimde temsil etmeye muvaffak olabilmişsek, yay gibi gerilmiş kurultay tansiyonunun aşağıya çekilmesine ve herkesin birbiriyle kucaklaşmasına vesile olmuşken acaba o arkadaşların muradı nedir? Beni kendilerine rakip mi görüyorlar? Ben bugüne kadar onların makamlarına göz dikmiş bir siyasetçi portresi mi çizmişim ki böyle yapıyorlar? Madem o kadar başarılar MHP’nin oy patlaması yapması lazım. Bu bizim kolay katlanabileceğimiz bir kader değil. Bundan sonra İzmir’de MHP siyaseti çok renkli geçecek.
Bu kurultayda yaşananları aslında bir kaybediş değil, bir dönüm noktası olarak mı görüyorsunuz?
- Evet... Bugüne kadar ülkücü sorumluluk çerçevesindeki sükutumu arkadaşlarımız doğru anlasınlar. Bunu doğru anlayanlar herhalde bu saatten sonra niye konuştuğumu da doğru anlayacaklardır.
Tekrar soruyorum, rolünüz ne olacak? ‘Yerel seçimde adaylık düşünmüyorum’ dediniz. İl başkanlığına talip olarak mı bu siyaseti yapacaksınız?
- Öyle bir iddia sahibi değilim. Söz söyleme hakkımı makamımdan, mücadelem ve geçmişimden alıyorum. Ben ideallerime hizmet ediyorum. Bu nedenle bu idealler çerçevesinde MHP’yi bu alanlarda buluşturmaya gayret ediyorum. Bu zamana kadarki hizmetlerim iddialarıma kefil olabilecek nitelikte. Benim MHP için, ülkücü hareket için konuşabilmem herhangi bir makam sahibi olmamla alakalı değil. Ben mücadele geçmişiyle kendisine söz hakkı veren bir kişiyim. Öyle bir gelenekten geliyorum. Son nefesimi verene kadar da doğru bildiğim konuları paylaşacağım. Sürekli aynı kişiler aynı görevlerde bulunuyorlar. Yaşadığımız yere katkı sağlayabileceklerine inanmıyorum. Üstüne üstlük parti içinde problem çıkarabilecek bazı uygulamaların mümessili gibi davranıyorlar. Ben bu beylerin bu kadar uzun boylu hak sahibi olduklarına inanmıyorum. ‘Artık yeter deme’ sırası gelmiştir. İzmir’deki ve teşkilatın genel bütünlüğüne zarar verdiklerini bilmiyorlar. Bulunmaz Hint kumaşı gibi başka arkadaşlarımızın haklarını gasp etmeye hakları yok. Eğer bu arkadaşlardan başka aday gösterebilecek arkadaşlarımız yoksa İzmir’de benim de söyleyecek bir şeyim yok. O arkadaşlara elimi desteğimi vermeye devam edeceğim. Bundan sonra başka siyasi hayaller kuracak değilim. MHP’nin geleceğinde bundan sonra da olacağımdan dost düşman herkesin haberi olsun.
Paylaş