Paylaş
ORTAKENT’te; onların mahallede, deniz kenarında bekliyorum... Çok sıcak bir Bodrum sabahı. Neredeyse tüm Bodrum’un tanıdığı ve saydığı annesine kahveye gideceğiz. Köşeyi gıcır gıcır, kırmızı bir klasik araba dönüyor. Başkan Mehmet Kocadon, o meşhur arabası 1956 model Chevrolet Belair’iyle yanıma yaklaşıyor. Türk filmlerinden bir sahne gibi... “Atla Türkan” diyor, kahkaha atarak. Gülüyoruz. Kocadon yapmış yine yapacağını... Bana sürpriz hazırlamış, o meşhur Chevrolet’iyle gelmiş. Üzerinde de klasik otomobillerle süslü gömleği ve janti gözlükleri! Röportaj başlamadan bomba oluyor...
Ortakent’in bozulmamış, nostaljik köy yollarında, bahçeler arasında ilerliyoruz. Eskileri anlatıyor Başkan Kocadon. Eski Bodrum’u... O yıllarda Fransızca, Rumca ve İtalyanca konuşan babası Şerif’i... Ailenin, adını Ortakent’in eski ismi Müskebi’den alan apart otelinin önünde duruyoruz. Fatma ve Şerif Kocadon bekliyor bizi. Oğlunun siyasetteki hikayelerinin büyük bölümünde adı geçen Fatma Kocadon’la kahve keyfinden sonra başlıyor sohbetimiz. Anne Kocadon, Ortakent’te doğmuş... Babası Ortakent’in varlıklı ailelerinden... Küçük oğlu Mehmet iki dönem üst üste Ortakent-Yahşi Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra 2009 yerel seçimlerinde DP’den Bodrum Belediye Başkanı seçildi. Büyük oğlu Mahmut da Bodrum Ticaret Odası Başkanı. Kızı Dilek ise ailenin işlerini çekip çeviriyor.
2 kez hayatını kurtardım
Fatma Hanım, önce Mehmet Kocadon’un çocukluğunu anlatıyor, “Hep hayatını kurtardım onun” diye... Mehmet Kocadon, “En son da dualarıyla cezaevinden kurtardı. Bensiz yapamazlar, bu ailenin nur topuyum ben. Ben olmasam hayatlarında heyecan yok ki!” diye espriyle giriyor söze. Fatma Hanım devam ediyor: “Çok yaramazdı. Hiç durmazdı. Bir gün, Mehmet daha bebek... Durmuyor, ağlıyor. Bebek aspirinini dörde böldüm, bir parçasını ezip verdim ki, ağrısı varsa dursun. Ama bir anda kendinden geçti. Bir yandan, ‘Oğlum öldü’ diye feryat ediyorum. Sonra suni teneffüs yapmaya başladım. Doktor Alim Bey geldiğinde canlanmıştı. ‘Hayatını kurtarmışsın. Suni teneffüs olmasa ölürdü bu çocuk’ dedi. Bir seferinde de fırında patates yemeği pişirmiştim. Mehmet patatesten büyük bir parçayı yutmuş. Patates boğazına takılmış. Tuttuğum gibi elimi ağzına koyup koca lokmayı çıkarttım. Seçimlerde Mehmet adaylığını koydu, ‘Oğlum, seni iki defa ölümden kurtardım üçüncüsünü milletin elinden kurtaramam dedim.’”
Kızdım ve boş oy attım
Mehmet Kocadon, DP’den aday olup başkan seçildi. Bodrum’da en çok merak edilenlerden biri, önümüzdeki seçimde Kocadon’un CHP’den mi, bağımsız mı, yoksa başka bir partiden mi aday olacağı... Fatma Hanım, o meşhur, oğlunun siyasete girmesine engel olduğu hikayeyi de şu sözlerle aktarıyor: “1950’de Halk Parti ile Demokrat Parti vardı. Babam CHP’de bucak başkanıydı. Seçim yapıldı ve DP kazandı. Bizim evde bir kalabalık var. Bu arada dışarıda meydanda bir davul zurna sesi kalabalıkla beraber bizim eve doğru geliyor. Adamın birini de omuzlara bindirmiş gezdiriyorlar, bir yandan da tezahürat yapıyorlar. Önlerinde 12 yaşlarında iki çocuk var. Kalabalık, ‘Demokrat Parti yukarı, Halk Partisi aşağı’ deyince o çocuklar ellerinin üstüne havaya kalkıyorlar. Ertesi gün, babam Bodrum’a gidiyor. Meğerse milletvekili Zeyyat Mandalinci’ymiş omuzlarına alıp dolaştırdıkları kişi. Babamı görünce hemen kalkıp geliyor yanına, ‘Amca, beni köyü dolaştıracağız diye omuzlarına alıp götürdüler. Sonradan öğrendim ki beni getirip dolaştırdıkları yer senin evinin önüymüş. Eğer bilseydim gelmezdim’ diyor. Babam da, ‘Zeyyat Bey senin suçun yok ama ben hazırlıksızdım. Bilseydim hazırlık yapardım’ demiş. O günleri yaşadığım için seçime girmesini istemedim Mehmet’in. O günlerde köy ikiye bölünmüştü. Kahve bile Halk Parti’lilerin ve Demokrat Partili’lerin diye ikiye ayrılmıştı. Bir de üstüne Mehmet’in DP’den aday olacağını duyunca seçimden önce herkesi tek tek arayıp, ‘Sakın oy vermeyin’ dedim. Ben de boş oy attım. Kazanınca da beş sene belediyeye gitmedim. Kapıdan da içeri sokmadım. İkinci defa aday olduğunda gittim.”
Ne çektiğimi ben biliyorum
Fatma Kocadon tam bir Cumhuriyet kadını olduğunu, çocuklarını da Cumhuriyet ekmeği ile büyüttüğünü söyleyip devam ediyor: “Ben Cumhuriyet kadınıyım ve bundan gurur duyuyorum. Evlatlarımı bu Cumhuriyet’in ekmeği ile büyüttüm. Kimseye kötü gözle bakılmayacağını, haram yenmeyeceğini, doğruyu konuşacaklarını, asla büyüklük yapmayacaklarını hep küçük yaşta akıllarına koydum. ‘Ben sizi helal sütle, helal ekmekle büyüttüm, siz de doğruluktan ayrılmayın. Eğer çocuklarınıza haram lokma yedirirseniz mahşerde yakanıza yapışırım’ dedim. Her şeyden önce anne korkusu var. Elalemin tavuğuna göz koymaya ne gerek var, kendin paran varsa al ye. Gazetelerde, televizyonlarda görüyoruz, benim kitabımda yok öyle bir şey. Doğruluktan ayrılmasınlar. Fakat doğruluk yaptık içeriye aldılar. Ona da çok üzüldüm. O günlerde ne çektiğimi bir ben biliyorum. Geçen o üç ayı, dört duvar arasında geçirdim ben. Çünkü evlat ciğerin yarısı. ‘Muğla’da bari ev kiralayın bu yollarda ölüp bittim dedim çocuklara.’”
Her verdiği sözün hesabını soruyor
Fatma Hanım, oğlu Mehmet’e çok takılıyor. Başkan Kocadon da, “O benim ana muhalefetim’ diyor. Fatma Kocadon, gazetelerde, televizyonlarda çıkan bütün haberleri tek tek takip ediyor. Kim ne demiş, ne yapmış, hepsinden haberdar. Tam anlamıyla bir muhalefet, sohbet sırasında oğluna icraatlarını soruyor, “Verdikleri sözleri tutsunlar. Verdiği sözleri takip ediyorum. Ben kaç yaşında kadınım, söz verdim mi yaparım, onlar da yapsın. Borca harca girsin, verdiği sözü tutsun” diyor. Başkan Kocadon da başlıyor yaptıklarını anlatmaya:
* Su depolarını yeniledik bu sene. Avrupa standartlarında hijyenik hale getirdik. Halkımıza sağlıklı su içireceğiz.
* Yaz spor okullarını açtık, 800’ü aşkın çocuğumuza spor yaptırıyoruz.
* Bayramda trafiği görünce trafik projesini hızlandırdık.
* Hadi Gari Bar’ı yenileyerek sanata ve kültürel etkinliklerle halka açıyoruz.
* Bodrum Karnavalı ve Bale Festivali gibi etkinliklere devam ediyoruz.
* Kumbahçe Meydanı ve çevre düzenlemesini yaptık.
* Bodrum’un en büyük derdi olan mezarlık sorununu çözmek için çare ürettik, sonuna geldik.
* Kadıkalesi Köyü’ne meydan ve çevre düzenlemesi yaptık.
* Gümbet İnönü ve Cevat Şakir Mahallesi’nin alt-üstyapı ve aydınlatmalarını bitirdik.
* Köylere hizmet yapmaya devam ediyoruz.
* Gulet teknelerin liman çalışmasını hızlandırdık.
* Kadın Dayanışma Merkezi’ni (KADİM) kurduk. Kursların içinde İspanyolca bile var.
* Engellilere ve yaşlılarımıza özel araç hizmeti vermeye başladık. Şehiriçi dolmuşların hepsini engelli dostu araç yaptık.
* Bodrum’u tanıtım için 30’a yakın fuara gittik.
* Ana pazaryerimizi yenileme çalışmalarına başladık.
* Denize ilk su topu parkurunu yaptık. Yıllarca halka kapatılmış mendireği halka açtık.
* Otogar projemiz hızlı biçimde devam ediyor. Yakında temeli atılacak.
* Meydanları açtık.
* Yatırımcıların önünü açarak Bodrum’a çekmeye ve desteğe devam ediyoruz. Çevreye saygılı projeleri hızlı şekilde onaylıyoruz.
Paylaş