Paylaş
Günlerdir oradalar. Birlikte yemek yiyor, kitap okuyor, sohbet ediyorlar. İhtiyaçların karşılandığı stantları, yemek servisinin yapıldığı alanları var. Etrafta Che’den Castro’ya, Deniz Gezmiş’e kadar pek çok poster... İnce zeka ürünü pankartlar... Bizim gözümüz alıştı artık.
Ama bir de Alsancak Limanı’na iner inmez kendini Gezi Parkı destekçilerinin arasında bulan turistler var. Dün üç dev gemiyle 11 bin turist indi Alsancak Limanı’na. Dünya basını Gezi Parkı direnişçilerine ve yaşanan olaylara geniş yer verirken; Türkiye’ye, İzmir’e gelen turistler acaba neler olduğunu biliyor mu? Çadırların arasında dolanan, kimi zaman tuhaf, kimi zaman ilgiyle bakan turistleri görünce sormadan edemedim. Çadırkent’e turist olarak gelenler ne düşünüyor?
Turistlerin bir bölümü uzaktan, aralarına girmeden izliyor Gezi Park’ın İzmir destekçilerini. Biz de önce tartan pistte, çadırların önündeki posterleri inceleyen, yazıları çözmeye çalışan yaşlı bir çiftin yanına gidiyoruz. İngiliz çift olanlardan az çok haberdar. Gelmeden önce incelemişler. Taksim’de bir parkın yerine alışveriş merkezi yapılacağı için gençlerin ayaklandığını anlatıyorlar. AB’ye girmek isterken bir kültür çatışması ortaya çıktığı için bunların yaşandığını da düşünüyorlar. Ama isim vermeye ve fotoğraf çektirmeye korkuyorlar.
Tam o sırada gençlerin arasından güler yüzle geçen genç bir İngiliz çift daha görüyoruz. Onlar fotoğraf da çekmemize izin veriyor, düşüncelerini de açık açık aktarıyor. Rachel ve Louis, “Türkiye’de yaşananları tatile çıkmadan önce takip ediyorduk. Asıl olayların İstanbul Taksim’de olduğunu biliyorduk. Ancak İzmir’de de olduğunu duymamıştık. Gençlere destek veriyoruz. Etrafı gezmeden önce burayı da görmek istedik. Sadece neler yazdıklarını çözmeye çalışıyoruz” deyip bazı pankartları İngilizce’ye çevirmemizi istiyorlar bir de!
Çadırların arasına girmeden Kordon’da ilerleyen bir başka çiftin yanına gidiyoruz. İspanya’dan gelmişler, neler olduğunu biliyorlar. Ancak konuşmaya çekinip uzaklaşıyorlar.
Yine aynı yerde bir İngiliz çiftle daha konuşuyoruz. “Taksim’de Gezi Parkı direnişi olduğunu biliyoruz. Buraya gelirken de uyarıldık. Sakın fotoğraf çektirmeyin, kimseye fikrinizi söylemeyin diye” deyip uzaklaşıyorlar.
Çadırların arasında dolaşan, inceleye inceleye ilerleyen bir çiftle konuşmayı deniyoruz. Steven ve Fia, Avustralya’dan gelmiş. Steven birden Türkçe konuşmaya başlayarak şaşırtıyor bizi: “Avustralya’dan geliyoruz. Türkçe’ye özel ilgim vardı, Avustralya’da öğrendim. Buraya gelmeden önce tüm olup bitenleri biliyorduk. Polisin göstericilere gaz ve su sıktığını gazetelerde okuduk. Önce İstanbul’a uğradık. Orada Gezi Parkı’na gittik. Taksim’deki olayları gördük. Oradaki çadırların arasında dolaştık, fotoğraf çektik, sohbet ettik. Gençlerin ne istediğini anlıyoruz. Onlara destek de veriyoruz. İzmir’deki vaktimizin bir bölümünü de buradaki gençlerin arasında dolaşarak geçirmek istedik.”
Sonra Steven, Türkçe, “Diren Gezi Parkı” diyerek bitiriyor sözlerini. Çadırların arasında gözden kayboluyorlar...
Gündoğdu artık dili olmadan, söylemek istediklerini anlatan bir mekan. O mekandan dünyanın dört bir yanından insanlar da geçiyor. Gelip geçenler, Çadırkent’te turist olmayı işte böyle anlatıyor...
Paylaş