Paylaş
Yazdıklarıyla insanın huyu, suyu, ruhu arasında gezintiler yapan Çehov’un kaleminden çıkan, büyük yazarın bir Fransız oyunundan yeniden yarattığı ve vodvil türüne yakın duran kısa oyunu ‘Ayı’, basit bir çatışmayı hikâye eder: Eşinin ölümünün ardından matem tutmakta olan genç dul kadın bir gün, borcunu tahsil etmek isteyen kaba saba bir toprak sahibi erkek tarafından ziyaret edilir. Dul kadın Popov’un nazenin halleriyle, alacağının derdiyle kabalaşmakta beis görmeyen Smirnov’un çarpışmasını ve çatışmasını izlerken hemen her Çehov metninde olduğu gibi, sıradan insanların duygu dünyasında dolanmaya başlarız.
‘Ayı’ amatörlerden en şöhretli tiyatrolara kadar sayısız kez sahnelenmiş, sahnelenmeye devam eden bir klasik. İstanbul Tiyatro Festivali’nin çevrimiçi gösterimleri kapsamında ekran aracılığıyla izleme şansı bulduğumuz versiyonsa bir klasiğe her seferinde nasıl başka türlü nefes üflenebileceğinin ispatı gibi bir yapım... Moskova Oyun Yazarlığı & Yönetmenlik Merkezi ile Çehov Uluslararası Tiyatro Festivali’nin ortak işi olan oyun, bol ödüllü Rus yönetmen, aynı zamanda oyuncu ve müzisyen Vladimir Pankov’un yönetiminde hazırlanmış.
İki ana karakterin davranış ve duygu durumlarından doğan bir komediyle ilerleyen, orijinalinde üç kişilik bir oyun olan ‘Ayı’, Pankov ve ekibinin dokunuşlarıyla opera ve tiyatro katmanlarının iç içe geçtiği çok etkileyici bir sahne diliyle yorumlanmış. İşitsel ve görsel yönüyle hayli çarpıcı bir iş karşımızdaki. Açılışı sahneye ellerinde lambalarla girerek yapan müzisyen-oyuncularla oyun boyu aryalar söyleyip iki ana karakterin konuşmalarını opera diliyle oynayarak seyirciye taşıyan iki opera sanatçısının performansı; oyunun pek çok güçlü yanından sadece ikisi. Yaylı, üflemeli enstrümanlar ve piyanoyla icra edilen müzik; sahnedeki gergin, çatışmalı, kaotik ya da romantik her anın organik bir parçası olarak yerleştirilmiş oyuna.
Sahnenin ağırlık merkezinde yer alan ve oyunculara farklı amaçlarla hizmet eden masaysa tabutun yerleştirildiği katafalk görünümü verilmiş görüntüsü ve işlevsel kullanımıyla oyunun tasarımındaki başrollerden birini kapmış. Ama oyunun yüksek iç aksiyonunu oluşturan tek unsur masa değil elbette. Sahne üstündeki irili ufaklı her detay, oyunun canlılığına bir katkı sunuyor. Mesela ölmüş kocanın çerçevedeki fotoğrafına dikkat! Bu küçük detay oyunun beni en eğlendiren anlarından biri oldu. Oyuncuların grotesk tavırlı çok iyi performanslarının da büyük katkısıyla, seyirci olarak kendinizi sahnedeki seri trafiğe kapılıp gitmiş halde buluyorsunuz. Ama oyunla birlikte aktığınızı hissederken bir yandan da o duygunun dışına çıkıp, sahnedeki bu şenlikli ortamı dışarıdan izlemenin keyfini kaçırmamayım diyorsunuz...
Canlı izlemeyi çok isteyeceğim bir iş ‘Ayı’. Çevrimiçi de olsa görme şansı yakaladığım için şanslıyım.
BUNLAR DA VAR...
HAYAT DER GÜLÜMSERİM
İstanbul Şehir Tiyatroları
Özen Yula’nın yazıp yönettiği son oyunu, yıllarca olağanüstü karakterleri canlandırmış bir oyuncunun, AVM yapılmak üzere yıkılacak bir sahneye veda gecesine götürüyor seyirciyi. Bugün 15.00 ve 20.30’da Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde.
KUŞ ÖPÜCÜĞÜ
Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu
Berkay Ateş’in kaleme aldığı, İbrahim Ersoylu’nun yönettiği oyun hayatlarımızı ve ekranları ele geçiren şiddete karşı bir sevgi arayışı öyküsü... Bu akşam 20.30’da Nilüfer’de, Nâzım Hikmet Kültürevi’nde.
AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR
Tiyatro Kare
Bir İspanyol klasiği, duygu yüklü bir aile komedisi... Usta isimler Nevra Serezli ve Nuri Gökaşan’ın rol aldığı oyun dağılan bir aileye odaklanıyor. 3 Kasım Çarşamba, saat 20.00’de Antalya, Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde.
Paylaş