Paylaş
Funda Eryiğit dinleyenleri sesiyle yönlendiriyor.
Evlerimiz neredeyse bir senedir aynı zamanda ofisimiz, okulumuz, kursumuz, spor salonumuz, dans stüdyomuz, barımız, kafemiz, kuaförümüz, kütüphanemiz... Dışarıda akmasına alışık olduğumuz hayatı içine sıkıştırmaya, içinde genişlemeye, ferahlamaya çalıştığımız alanlar; evlerimiz. Şimdi de evlerimizde ‘müze gezen bir turist’ gibi dolanmaya ne dersiniz? Size hem evimizin içine hem kendi içimize biraz daha derin bakmaya davet eden bir oyundan bahsedeceğim: Kazan Dairesi’nin İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyer yapan işi ‘Olağan-içi Bir Gezi’.
14 Aralık’a kadar deneyimleyebileceğiniz bu oyunda tek yapmanız gereken şey kulaklığınızı takıp oyuncu Funda Eryiğit’in komutlarına kulak vermek. Eryiğit’in ‘evinizdeki gezi rehberiniz’ gibi sizi yönlendirmesine alıştıysanız şimdi kendinizi evinize başka bir gözle bakmak üzere serbest bırakın...
Heykel niyetine buzdolabı
Barış Arman’ın yazdığı oyun ‘Evini ne kadar iyi tanıyorsun?’, ‘Evinde güvende misin?’ gibi duyguların üzerine kurulmuş. Eryiğit’in seslendirdiği metin, bahsedilen anlara uygun ses tasarımıyla da çevrelenmiş. Dolayısıyla yer yer eviniz sizinle konuşuyormuş gibi hissedebilirsiniz. Evinizin en büyük penceresine bir tablo gözüyle, buzdolabınıza heykel niyetiyle bakmak gibi günlük perspektifimizi tersine çevirmeye çalışan bir çabası da var oyunun. Ayrıca evinizdeki yüzeylerin detaylarını, dokusunu, kokusunu ve hatta sesini size duyurmaya da niyetli... Evinizin, binanızın, sokağınızın, komşularınızın rutin sesleri arasında yaşam alanınıza sıradanın ötesinde bakışlar atarken bir yandan da -belki halihazırda içinizde var olan- bir dizi kaygıyla yüz yüze geleceksiniz. Hırsızlık, yangın, su baskını, asit yağmuru, deprem ve belki de camlarınızı parçalayacak bir tanker kazası... Evimiz bizi dış tehlikelerden koruyacak kadar güvenli mi? Peki ya iç tehlikelere ne demeli?
‘İçeride’ baş başa kalmak
Ben ‘Olağan-içi Bir Gezi’yi deneyimlerken evimi dinlemeye çalıştım en çok. Evimin geçmişini, benden öncesini geçirdim aklımdan. Rehberin yönlendirmesiyle evimin merkezini algılamaya uğraştım mesela. Oyunun duygu dünyasına girip evimin canlı bir organizma olduğunu, bir hafızaya, bir kırılganlığa ama bir o kadar da beni koruyacak bir güce sahip olduğunu hissettim. Bu deneyim bizi, şu sıra ‘kapanmak’ gibi olumsuz çağrışım yapan bir ifadeyle andığımız ‘ev’lerimizle baş başa kalıp birbirimize ‘açılmaya’ çağırıyor. Mecburi olarak evde geçirilecek hafta sonunda evinizin içinde ‘olağan’ bir ‘iç gezi’ denemeye değer.
Paylaş