Paylaş
DasDas’ın 2019’da prömiyer yapan oyunu ‘Westend/Batının Sonu’ bugünlerde yaşadıklarımıza sert eleştiri getiren bir iş. Henüz izlememiş olanlar bu haftaki gösterime giderse daha önce izleyenlerin hissettiklerinden çok daha yoğun duygularla dolacak.
Alman yazar Moritz Rinke’nin oyunu; Batı’nın, dünyanın daha kırılgan noktalarında müsebbibi olduğu derin krizlere, üst-orta sınıf Batılı karakterler üzerinden bakıyor.
Plastik cerrahı Eduard ve opera şarkıcısı Charlotte’un bu havalı semtteki ‘saray gibi’ yeni evlerine eski bir arkadaşları konuk oluyor: Sınır Tanımayan Doktorlar ile Afrika ve Afganistan’daki çatışma bölgelerinde bulunan cerrah Michael... Oyun; üç arkadaş arasındaki gündelik, ideolojik ve özel ilişkilerine dair gerilimle sürüyor. Zengin film yapımcısı komşuyla onun oyuncu Rus sevgilisi ve yapımcının kızı Lily de kilit detaylar taşıyan diğer karakterler.
Rahatsız olduğu şeyleri nasıl değiştireceğini bilmeyen/bilmek istemeyen insanların, bizim öykümüz ‘Westend’... Durmadan güzelleşmek, beğenilmek, refah içinde yaşamak arzusu da var oyunun katmanları arasında, bölgesel savaşlarda ziyan olan insanlar da, terörizm/İslamizm tartışması da... Hepsinin ortasındaysa basit bir diyaloğu bile sürdürmekte zorlanan altı modern insanın çelişkileri...
Oyun; tasarımı, oyunculukları ve sahnedeki bir dizi göstergeyle (tabutlar, havai fişekler, ‘Yaradılış’ tablosu vs.) Rinke’nin katmanlarının seyirciye ulaşmasına hizmet ediyor. Lakin halihazırda ‘geveze’ bir metin olan oyun, öyle koşturmaca içinde geçiyor ki seyirciye bu katmanlar arasında en çok nüfuz edenin Eduard ile temsil edilen narsisizm eleştirisi olma riski doğuyor.
Yetkin oyunculukları, ince bir düşünce ürünü olan metni, modern insanın çelişkilerini kara mizah tonunda anlatmasıyla ilgi çekici ve güncel bir oyun.
Paylaş