Paylaş
Yeni olan ne varsa bu hayatta iyidir.
Yeni, heyecan verir. Keşif duygusunu tetikler.
Merak ettirir. Kendinden konuşturur.
Merak giderilene kadar arkasından koşturur.
Cümle içinde kurulur.
Eylem içinde gerçekleşir.
Mutlu eder.
Bazen de mutsuz.
“Aaa bu muymuş?” da dedirtir;
“Voouuv bu muymuş!” da.
Kimi zaman aslına rücu ettirir.
Gelen gideni aratır.
Kimi zaman da “ohh harika bir iş yaptım” duygusu verir.
“İyi ki yapmışım, iyi ki gelmişim, iyi ki yaşamışım.”
Kısacası bugün, Ege’de yaz kayıp giderken ellerimizden;
bana bu yazdan kalan yeniler var.
Belki bir göz atmak istersiniz.
Türkiye’nin ilk yeryüzü pazarı Foça’da
Foça’da her pazar günü kurulan şimdilik minicik yerel pazar, dünyadaki 28’inci “yeryüzü pazarı” ilan edildi. Bu ne demek?... “İçerisinde satılan doğal ürünlerle GDO’suz, gerçek gıdayı destekleyen Uluslararası Slow Food Örgütü tarafından dünyada sayılı bir kaç pazardan biri kabul edildi” demek. Pazarın özelliğini bilen, müdavimi çok. Ama bilmeyenler de kısa sürede öğrenecek gibi. Çünkü bu özel pazar artık tasdikli. 150’den fazla ülkede destekçisi bulunan doğal ve yerel kültürlere göre beslenme değerlerini korumaya çalışan Uluslararası Slow Food Örgütü’nün yerel temsilcileri, merkezdekilerin dikkatini buraya çekmeyi başardı. Bu pazarın kurulmasında en büyük pay; yıllardır GDO’suz beslenme, yerel üreticinin korunması ve Slow Food akımı konusunda mücadele veren Slow Food Foça Başkanı Gül Girişmen. Eğer yolunuz Foça’dan geçerse her Pazar PTT’nin arkasındaki meydanda kurulan Türkiye’nin ilk “yeryüzü pazarına” uğramadan geçmeyin.
Foça’da Seyir Terası
Madem Foça ile başladık, devam edelim. Bayramda herkes sahillere akın ederken, ben sahilleri gezmeyi, yazmayı ve fotoğraflamayı bitirip Foça’da yaşayan canım ailemi ziyarete gittim. Tam girişteki tepede bir de baktım, bizim senelerdir durup manzara izlediğimiz yere kocaman, ahşap bir seyir terası yapılmış. Upuzun teraslı, manzarayı içine alan bu güzel terasta sabahları kahvaltı servisi de var. Umarım soğuk kış günlerinde yalnızlığa mahkum olmaz. Çünkü kış için içerisinin sıcacık ısıtılacağını ve sıcak şarap ikramının da olacağını söyledi yetkililer.
Kahvaltıya Antakya dokunuşu
Yaz başından beri, her pazara çıkışımda önünden gelip geçiyorum. Bu yıl enfes taş işçiliği ile yapılan bir otel. Çok güzel turkuaz kapıları serin bir bahçesi var. İsmi 1850. İsmini, Alaçatı’da ilk taş evin yapıldığı tarihten alıyor. Geçenlerde hafta içi önünden geçerken bir baktım ki meğer cafesi de varmış. Önüne kara tahta koyup mönüden seçenekler yazdıklarına göre herhalde herkese açıktır diye düşünüp tek kişilik makus kahvaltımı gerçekleştirmek üzere içeri girdim. Ve dünyanın en zarif ailesi ile tanıştım. Baskı Ailesi. Aslen Antakyalılar. Bu otel ve cafe onların yıllardır rüyası. O yüzden inanılmaz titizleniyorlar. Kahvaltıda Alaçatı’ya özgü klasik lezzetlerin yanı sıra; “zahter, esmer undan bazlama, Antakya çökeleği, tuzlu yoğurt” gibi müthiş Antakya dokunuşları var. İki kişilik çok zengin bir kahvaltı 35 TL (evet 2 kişilik fiyatı bu). Pazaryerinin girişindeki meydanın tam karşısında.
www.1850alacati.com - (0232) 716 62 82
Paylaş