Sahile vuran kitaplar

Haberin Devamı

Bütün kışı, yazı yatay olarak geçireceği bir şezlong olarak hayal eden benden başka bir delibozuk var mı içinizde? Üstelik o şezlongu yaz boyu hepi topu görme sürem bir kaç saatle sınırlı kalırken.
Bu kadar yollarda ve bir o kadar da memnunken; aklıma şezlongum ile birlikte hayal ettiğim kitaplarım geldi. Ben bir çoğunu daha baharda tükettim, içinde kayboldum, satır satır çizdim. Ve hemen hepsini bu yaz sahillerde göreceğimiz için buraya almadan edemedim. Hiç dudak bükmeyin, yaz tatilin en ciddiyetli, ama bir yandan da en pembe işidir sahile yayılıp saatlerce kitap okumak. Üzerine bir de kitabı üzerine örtüp uyuyakaldın mı tadından yenmez.
Hep söylerim, bir kez daha söyleyeyim. Zevkler ve renkler ve kitaplar görecelidir. Herkesin okuduğu kendinedir. Buradaki liste benim kendi kişisel listemdir. Dünya para verip de sonra tuğla kadar kitabı kafama atmaya kalkmayın, beni unutun, kitabın keyfine varın.

Haberin Devamı

İşte başlıyoruz.

Onur Baştürk – EV SAHİBİ

Bir nesil onun sosyal hayat ve gece konuşlanmaları yazılarını okuyarak büyüdük. Geriden gelenler de onun cool kritikleri ile büyümeye devam ediyor. Kelebek yazarı Onur Baştürk, beni çok şaşırtacak bir iş daha yaptı. Kalktı, roman yazdı. Bildiğin de iyi yazmış. Dili, kurgusu, hikaye bildiğin iyi. Bir solukta bitirdim kitabı. Buzlu frappe ile iyi gidecek gibi duruyor. Konusu: Sırma ve Selma... Taban tabana zıt karakterde iki hostes. New York-İstanbul uçuşunda bir araya geldiklerinde henüz içine düştükleri tuhaf labirentin farkında değiller... Birden çok çıkış kapısına sahip bu labirentin gizemli mimarını da asla yeterince tanımıyorlar. Ama o, yani ‘Ev Sahibi’ herkesi tanıyor! Kitap Altın Kitaplar’dan çıktı. Fiyatı 12 TL.

Jeremy Dyson – TEKİNSİZ KİTAP

2009 yılında bir gazeteci İngiltere’nin farklı yerlerinden derlediği gerçekten yaşanmış hayalet öykülerini kağıda dökmek için elinizdeki kitabın yazarı Jeremy Dyson ile temasa geçer. Tekinsiz Kitap, o ana dek katı bir şüpheci olan Dysonın bu öykülerin ardında yatan gerçekleri ortaya çıkarmak üzere çıktığı yolculuğu ve kendisinin de zamanla lanetli bir öykünün parçası haline dönüşmesini anlatıyor. İyi bir gerilim romanı ve egzantrik kurgularla dolu. Bir kapı, bir diğerine açılıyor. Kitabın mottosu: Unutma, hayalet diye bir şey yoktur. Her sayfada dur ve kendine bunu hatırlat. Kitap Dominyo Yayınevi’nden çıktı. Fiyatı 20 TL.

Haberin Devamı

Ece Temelkuran – DÜĞÜMLERE ÜFLEYEN KADINLAR

Baştan söyleyeyim sıkı kitap! Bir kadının kalbini fena kırmış bir adam... O adamı öldürmek için çölü geçmeyi göze almış dört kadın... Düğümlere Üfleyen Kadınlar bu yolculuğun romanı. Ne kadar sevilse de tamir olmayan o yaralı coğrafyada, Ortadoğu’da geçiyor. Saraylar devrilip, meydanlar dolarken sorular kalıyor geriye. Her yola en az bir soruyla çıkılır çünkü: Bir kadın ya da bir ülke nasıl sevilir sahiden?
Kitaptan: “Amira, bize kadınları nasıl seveceğimizi anlatan bir kitap lazım. Yoksa hep böyle şapşal ve kavruk kalacağız. Bize kadınların nefesini genişletecek, o nefesin rüzgârına yelken açmamızı öğretecek bir kitap lazım. Yoksa biz ne kadar sevilsek tamir olmayız.” Kitap Everest Yayınevi’nden çıktı. Fiyatı 20 TL.

Feyyaz Yiğit – APTAL

Haberin Devamı

“Tanıştığımız tüm aptalların anısına.” Ben demiyorum kitabın arkasındaki yorumlardan birini söylüyorum. Bir başkası: “Kimilerinin aklında şokellayı çok seven bir insan olarak yaşıyorsun. Demem o ki biraz dahası olan hiçbir şeye inanma sakın.” Feyyaz Yiğit, yeni kuşağın, yani bizim direnişçi Y’lerin en kafa temsilcilerinden, bir kara mizah ustası adayı. Kitabın bu yaz okunabilirlik oranı çok yüksek. Beni vuran cümle: “Kim beni ne sebeple affeder bilmiyorum.” Üç Günlük Dünya Edebiyatı’ndan çıktı. Fiyatı 20 TL.

Dan Brown – CEHENNEM

Bingo! Dan Brown’suz yaz, yaz değil; son bir kaç senedir bildiğiniz gibi. Peki bu kitapta nasıl bir macera bekliyor okuru? Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini, ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken, kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Beni vuran cümle: “Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını” Altın Kitaplar’dan çıktı. Fiyatı 38 TL.

Yazarın Tüm Yazıları