Paylaş
Arama boşa. Böyle deniz yok. Böyle koy, böyle köy, böyle ağaçları eğilmiş içinden geçtiğin yol, böyle uçurum kenarı antik şehir, böyle sofra kültürü yok. Başka hiç bir memlekette, “Tanrı misafiri” diye bir şey yok. Sen seversen her taşı cennet, sen gidersen geriye memleket diye bir şey yok.
#BaşkaEge kitap projem ilk ayını doldururken, tam da Karaburun taraflarında bir elektronik posta aldım:
“Sevgili Bahar, Batı Anadolu Grubu’nun 20 yıldan bu yana kazılarına destek verdiği Magnesia’da, binlerce yıl öncesinin pazar yeri gelenekleri konusunda bilgilenecek, dünyanın bilinen en büyük antik stadyumuna sahip bu eşsiz ören yerini daha yakından tanıyacağız. Bize katılmak ister misin?”
Fırsat bu fırsat deyip, aşırı merak ettiğim Magnesia Antik Kenti’ni yerinde görmek, üstelik tarihini hocaların hocası Prof. Dr. Orhan Bingöl ve Saffet Emre Tonguç’tan dinlemek için düştüm yollara. Karaburun’dan Söke’ye tam 200 km araba sürüp vardım Magnesia Antik Kenti’ne!
Magnesia neden önemli
Magnesia, Aydın’ın Germencik ilçesi yakınında, yukarılara doğru tırmandıkça büyüleyen bir antik kent. Ama asıl alamet-i farikası; kombine bilet sisteminin kullanıldığı 30 bin kişilik stadyumu ve dönemin inşaat tekniğini anlatan tiyatrosu ile Batı Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden biri. (kombine bilet diyorum, stadyum diyorum, M.Ö. 680 diyorum) Ve çok ama çok büyüleyici! Bu yıl 50. yılını kutlayan Batı Anadolu Grubu tam 20 yıldır, Prof. Dr. Orhan Bingöl’ün başkanlığında kazılara destek veriyor.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izin ve destekleriyle 1984’ten bu yana gerçekleştirilen kazılarda, sadece “kuruluş öyküsü”nün yer aldığı bir yazıttaki bilgilere ve antik kaynaklara göre Magnesia, Thessalia’dan Anadolu’ya ilk gelen Helenler arasında sayılan ve Magnetler olarak bilinen bir kavim tarafından kurulmuş.
300 Spartalı’nın kahramanı da Magnesialı, iyi mi
“İlk” ya da “Eski” anlamında Palaimagnesia olarak adlandırabileceğimiz bu kent, antik dönemde konumu nedeniyle “Magnesia ad Maeandrum” (Menderes Nehri kenarındaki Magnesia) olarak bilinmekteymiş. M.Ö. 460’larda Pers Kralı I. Artakserkses’in sürgüne gönderilen, 300 Spartalı filminin devamı niteliğindeki 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi adlı 2014 yılında vizyona giren filmin de kahramanı olan Atinalı komutan Themistokles’e verdiği, onun da kendine başkent yaparak ölünceye kadar yaşadığı biliniyor. Adam resmen postu sermiş burnumuzun dibindeki Magnesia’ya (devam filmi burada çekilse çok şahane olmaz mı?)
Gidin, görün
Velhasıl, hazır yaz bitiyor ve havalar serinliyorken; gidin bu büyüleyici şehri görün derim. İlk kat siz de şaşkınlık yaratmadı diyelim, üşenmeyin yukarılara doğru tırmanın ve olağanüstü güzellikteki stadyumu ve antik tiyatroyu görmeden Magnesia’dan dönmeyin. Kazılara destek verdiğin için teşekkürler Batı Anadolu Grubu. Daha ayrıntılı bilgi için bknz: www.magnesia.org
Paylaş