Paylaş
“Anjelika Akbar konserine bilet almak üzere Adnan Saygun’a gidiyorum. Daha kapıdan girerken olması gereken yerde hiç afiş olmaması dikkatimi çekiyor. Gişeye gidiyorum gişe kapalı. Bir görevli buluyorum sonra, bilet alacaktım diyorum. Diyor ki, ne bileti? Konseri ve tarihi söylüyorum.
‘Tüm sanat etkinlikleri iptal, biz Sanat Merkezi değil, Spor Merkezi olmaya karar verdik. İsterseniz teorik futbol kursumuz var, ona bilet alın’ diyor görevli. O sırada gözüm dış duvardaki AASSM levhasına takılıyor. Şöyle yazıyor altında kocaman: AASSM Ahmed Adnan Saygun Spor Merkezi.
Koşarak çıkıp kendimi bir dolmuşa atıyorum. ‘Asabım’ bozulmuş halde elim cebimdeki i-pod’a gidiyor. Biraz müzik beni sakinleştirir. O da ne, tabii ki rüyanın da gidişatına istinaden, bütün albümlerim silinmiş. Yaşadıklarımı kayıt altına almak ve delirmemek için çantamdan Van Gogh Alive sergisinden daha yeni aldığım, üzeri Van Gogh tablolu ajandamı çıkarıyorum... Ve tabii ki, ajandanın üzerindeki ‘teras’ tablosunun yerinde yeller esiyor.
Ter içinde uyandım. Saate baktım 3’ü 5 geçiyor. Sonra elim gayri ihtiyari telefonumun müzik deposuna gitti. Her şey yerli yerinde. Bastım en sevdiğim şarkının play düğmesine, dünyanın en güzel müziği odayı kapladı. Gözlerimi kapattım ve dünyanın derdini boş verdim.”
Bu işin fantazisi tabi. Ama kısacık bir an için hayatınızda sanata dair sevdiğiniz her şeyin bir günlüğüne elinizden alındığını düşünün. İdeolojik sebeplerle yasaklandığını değil, sadece bir günlüğüne sanat denen kavramın hayatımızdan yok olduğunu düşünün. Müzik yok olmuş. Tiyatro, resim, heykel, fotoğraf...
Hatta belki sevemediğiniz, anlayamadığınız sanat akımları bile yok. Her şey, her şey. Bu dünya hala yaşanacak bir yer olur muydu? Düşünün.
O yüzden TV’de ne zaman “hayattan rengi alın, geri neyi kalır ki” reklamına denk gelsem bu fikri düşünüyorum. Hayattan sanat gitmiş ve biz bitmişiz. Sonra daha çok sinemaya, konsere, oyuna gitme isteği; daha çok albüm alma isteği kaplıyor içimi.
Sanırım sanat bize tıpkı çikolata gibi endorfin salgılatıyor.
Şirince yolcusu kalmasın
Bahar aylarında en sevdiğim köylerden biri Şirince. Doğal dokusunu muhafaza edebilen Ege köylerinden. Bir dönem restoran ve yeme içme konusu epey sıkıntılıydı Şirince’de. Gözleme ya da ızgara etten başka bir şey bulamaz, yerel lezzetlere ulaşamazdınız. Şimdi o kabuk biraz değişiyor. Genç işletmecilerin köye yerleşmesiyle minik minik deneysel restoranlar açılmaya başlıyor. “Cici Şirince Restoran”¨ da onlardan biri. Şirince dolmuş duraklarının hemen dibinde yemyeşil bahçe içinde, genç girişimci Yıldan Posta tarafından hayata geçirilmiş. Sabahları nefis bir köy kahvaltısı servis ediyorlar. Gün boyunca da odun ateşi üzerindeki kuzineleri hep yanıyor ve şevketi bostan, etli güveç, kuru fasulye, köy mantısı hiç eksik olmuyor. Ben daha fazla anlatmayayım. İyisi mi siz yolunuz düşerse uğrayın. Tel: (0232) 898 32 66
Alaturka La Luna konseri
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nın, eğitim evlerinde yaşayan çocuklarımızın gelişimi, rehabilitasyonu ve çıktıktan sonra başvuracakları bir istasyon oluşturulması amacıyla düzenlediği ve İstanbul Operası solist sanatçıları, Kültür Bakanlığı Devlet Korosu ve Berkeley Mezunu sanatçılardan oluşan “Alaturka La Luna” özel müzik grubunun napolitenler, film müzikleri ve klasikleşmiş folk parçaların yeni yorumlarını sunacağı konser, 16 Nisan 2012 Pazartesi saat 20.30’da Atatürk Kültür Merkezi’nde.. 15 liralık biletler, D&R Alsancak, Yakın Kitabevi ve Armoni Sanat Merkezi’nde...
Ayşegül serisi yeniden raflarda
Benim başıma ne geldiyse Ayşegül’ün maceraları yüzden geldi şu hayatta. Ayşegül uçakta, Ayşegül Paris’te, Ayşegül tatilde, Ayşegül baloda... “Kır dizini de otur kızım Ayşegül biraz da” derdi rahmetli anneannem bana alınan her Ayşegül kitabının kapağına baktığında. Okumaya doyamazdım. Hayal kurmaya doyamazdım. Sanırım bu Ayşegül yüzünden bir gezgin olup çıktım. Hayal dünyamın kapılarını ilk aralayan kahramanlardan biri olan Ayşegül, yeniden kitapçılarda. Yapı Kredi Yayınları 2011 yılından beri her ay 2 Ayşegül kitabı yayınlayarak nisan ayı itibariyle Ayşegül serisinin 32’sini okurla buluşturdu.
Paylaş