Paylaş
Sevgiyle yaptığımız işlerin güzelliğini, içimizde bıraktığı heyecanı hep duyumsarız, unutmayız, unutamayız. Severek pişirdiğimiz bir yemeğin lezzeti, aşkla bestelediğimiz bir güftenin ya da hayalimizde canlandırarak gerçekleştirdiğimiz bir projenin, yaratıcılık kısmındaki haz tarif edilemez. Madde düşünmeyiz, lezzet vardır aklımızda ve başarmak elbette. Bu hazzın tarif edilemez yanı da budur. Sevdiğimiz işi yapmanın, maddesel kazanımdan çok ruhsal kazanımları olduğunu bunun da hayatımıza yansıdığını bilmek apayrı bir mutluluk. Hayatımıza getirdiği mutluluğu paylaştığımız çevremizin de bu olumlu enerjiden faydalanacağını düşünürsek, sevgi halkası daha da büyüyecektir. Kazandığınız çok parayı ve gücünü korumak için davranışlarınıza yansıyacak maddesel bakış, parayı kaybetmekle ilgili refleks haline gelecek korkuların sizi sürükleyeceği noktayı düşündüğünüzde, ömür boyu savunmada ve insani duygulardan uzak, esir ruh haliyle oluşacak yaratıcılığı düşünmek istemiyorum. Yaratıcılık, hayal dünyasının bir sonucu, ruhun özgürlüğünü ilan etmesidir. Henri Matisse, “Yaratıcılık cesaret ister” derken sevgiyi kastettiğini düşünüyorum. Sevdiğiniz ve sevildiğiniz işleri yapın, cesaret kendiliğinden gelir.
SEVGİ “PINAR’I”
Sevgili Pınar Tüfekçioğlu’nu geçen yıl Ayrancı’nın güzel sokaklarında dolaşırken Kıbrıs Sokak’taki oyuncak misali minik dükkânı ‘Açık Tezgah’a tesadüfen girdiğimde tanımıştım. Dükkânın sevimliliği ilgimi çekmiş, minik dükkânın, minik masa ve sandalyelerinde derin sohbete dalmış iki zarif hanımefendinin konuşmalarını bölerek selamsız sabahsız, “Siz burada ne yapıyorsunuz” şeklindeki kaba tarzıma aldırmayarak, güler yüzle karşılamış “Ev yapımı bi şeyler” cevabını vererek mahcup etmişlerdi. Pınar hanım bununla da yetinmeyip çayla birlikte nefis unsuz kekinden ikram ederek daha da utandırmıştı. Asıl mesleği bankacılığı bırakıp, sevdiği işten haz almayı tercih ettiğinden olsa gerek, özgür ruhun ürünü pişirimlerinin lezzetine bayılmıştım. Tek başına kurup, her şeyi kendi yaptığı minik dünyasından aldığı kocaman hazzı yansıttığı tatlılarının lezzetinde, sevginin yerleşik düzene geçtiğini fark edince mest oluyorsunuz.
“LE FLAN PARISIEN”
Geleneksel Fransız pastası, tart ya da turtası da deniyor. Basit yapımına rağmen tatlı ihtiyacına fazlasıyla karşılık veren doyurucu ve lezzetli bir klasik beş çayı Fransız atıştırmalığı. Vanilyalı ev yapımı hafif bir kremanın tart hamuruyla birlikte pişmesi ve pişerken yüzeyi yanan kremanın karamelize olmasıyla eşsiz lezzete kavuşan tart, Pınar hanımın dokunuşuyla efsaneleşiyor. Sevgili Pınar söyledi, Fransız Flan’la birlikte çocukluğumuzun unutulmaz efsane tatlılarından muzlu, çilekli rulo pasta ve profiterol de son günlerin en tercih edilenleriymiş bilginiz olsun. @acıktezgah isimli Instagram hesabından sipariş verebiliyorsunuz. Öncesinde sipariş verdiğinizde, cuma günleri İncek, Çayyolu, Bilkent ve civarına teslimat yapıyor.
KIŞLIK KABAK DOLMA VE SARMASI
Yemeğin nefaseti çok önemli. Duygularınızın da yemekle birlikte pişeceğini düşünerek hazırladığınızda, ne kadar meşakkatli ve yorucu olursa olsun fark etmiyorsunuz, hatta umurunuzda bile olmuyor. Son zamanlarda yumurta kırmaya bile üşenen annem, Mardin’in nefis bu nefis yemeğini pişirirken üşenmek bir kenara, yorulmuyor da. Bir kışlık kabak edinin. Pişirmeden bir gün önce kabuğunu güzelce soyun, tepesine elinizin içine rahatça girebileceği bir delik açıp içini iyice temizleyin. İçini-dışını tuz ve karabiberle iyice ovalayın, gece dolapta dinlendirin. Ertesi gün geniş bir kapta sıvı yağ ile dışının her noktasını kızartın. Yazın kavanozladığınız menemenlik domates ve biber, pirinç, kabağın büyüklüğüne göre iri doğranmış kuşbaşı et, bir demet maydanoz, iki tane kuru soğanı küp küp doğrayarak tüm malzemeleri tuz karabiber katarak genişçe bir tepside harmanlayın. Önceden yarım saat suda beklettiğiniz sumak tanelerinin suyunun bir kısmını da hazırladığınız iç harca iç edin ve kabağın içine doldurun. Asma yaprağı için biraz iç ayırmayı ihmal etmeyin. Kabağı tencereye koymadan önce dibine kuzu veya dana kaburga parçaları dizin ve kabağı üzerlerine oturtun. Çevresine de sardığınız sarmaları yerleştirdikten sonra kalan sumak suyunu ilave edin. Bir saati yüksek ateşte, bir saat orta ateş, bir saat de kısık ateş olmak üzere toplam 3 saat pişirin. Yerken parmaklarınıza dikkat edin.
Paylaş