Paylaş
Jules Verne, “Dünyanın Merkezine Yolculuk” kitabını yazarken ölçtü mü bilmiyorum. Ancak “Verne’in” sık kullandığı “Asla çok geç değildir” sözünden feyz alan Sivrihisar Belediyesi, vakit kaybetmeden “Dünyanın merkezi” ibaresini Sivrihisar adına tescil ettirmiş.
* * *
Biz Ankaralılar güneye giderken, “Sivrihisar sapağını” biliyoruz, ama ne yazık ki, adını kalkolitik dönemden kalma volkanik sivri kayalıklardan alan Sivrihisar’ın içini bilmiyoruz. Yıllardır, kapısına kadar giderek girmediğimiz Sivrihisar’da neler var, bir bilseniz...
En eskiden en yeniye doğru gelirsek:
* Eşek kulaklı Midas’ın krallığındaki Friglerin antik şehri “Pessinus’ta, bolluk ve bereketin simgesi, ana tanrıça “Kybele” var.
* Selçuklular döneminden kalma emsalsiz ahşap direkleri, el işçiliği geçme yöntemiyle yapılan şaheser minberi UNESCO tarafından kültürel miras geçici listesine alınan “Ulu Cami” var.
* Hepimizin içinde bir lokma sakladığı, yürekten sevdiğimiz bilge, filozof ve nüktedan “Nasrettin Hoca” var.
* Bir dönem padişahlara hocalık yapmış, müderris, şair ve sofi “Aziz Mahmut Hüdayi” var.
* Ermeni cemaatinin “Kutsal Üçlük-Üç Horan” (Baba-oğul-Ruhulkudüs) diye tanımladığı, Aya İrini’den sonraki en büyük kilise “Surp Yerrortutyan” var.
* Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit tarafından yaptırılan ve şehre tepeden bakan saat kulesi var.
* Kurtuluş Savaşı esnasında, Sivrihisar’daki “Zaimağa Konağı’nda” bakanlar kurulunu toplayan, kurucu önder “Atatürk” var.
* Sivrihisarlı devlet sanatçısı, heykeltıraş “Metin Yurdanur” adına kurulan Türkiye’nin ilk “Açık Hava Heykel Müzesi” var.
* Göçmen kuşların uğrak yeri “Balıkdamı Kuş Cenneti” var.
* Geleneksel el işlerinden “İncili Küpe” ve “Beş Bacalı Kilim” var.
* Anadolu’nun en eski koruma ve çoban köpeği “Akbaş” var.
* “Yüzü güllü” bir Belediye Başkanı, “yüz gönüllü” gibi çalışan bir Kültür Dairesi Başkanı var.
ÇEŞM-İ CİHAN (DÜNYANIN GÖZÜ)
“Dünyanın merkezi Sivrihisar, Sivrihisar’ın merkezinde kadınların eli var.”
“Böylesine geniş kültüre ev sahipliği yapmış bir şehrin yiyecek bir şeyi yok mu?” sorusu aklınıza gelmiştir haliyle. Olmaz mı hiç! Hem de coğrafi işaretli “muska baklava” var.
Afyon için üzgünüm, çünkü Sivrihisar’ın zırhla dövülerek çekilen “dövme sucuğu” son günlerde tattıklarımın en iyisi. Konya gücenmesin “bamya çorbası” en az onlarınki kadar güzel. Başparmak ucu büyüklüğünde kıyma ve döğme bulgurlu içi, lahanaya üçgen sarılan “kelem’in” (lahana dolması) tadına doyamadım, acılı dürümünü bile yedim. Yanında hoşaf içilen, kuzu eti, arpacık soğan, sarımsak, nohut ve pirinç pilavı ile pişirilen “kapama” efsaneydi. “Hoş mu erim?” yani “höşmerim”, tereyağından bir tık önceki “kaymak” hali ve un kavrularak kalıp hale getiriliyor. Sivrihisarlılar, yayvan tepsiye kalıpları yatırıp eziyorlar, üzerine de sıcak şerbet ve halis üzüm pekmezi döküyorlar. Bu halini yiyip de hoşuna gitmeyecek “er” var mı bilemedim. Meşhur ballı gözlemesi, su böreği, arabaşı, patlıcan reçeli ve sayamadığım, tadamadığım bir sürü yiyecek var. En lezzetlisi ise “Emine Anne” ve onun keyifli sohbetiydi. “Çeşm-i Cihan”, Sivrihisar mutfağının engin derinliğini kadın eliyle yaşatıyor.
Sivrihisar sapağına yaklaştığınızda “Dünyanın Merkezi”ne uğramazsanız neler kaçıracağınızı bilin istedim. Jules Vern’in sözünü bir daha hatırlatmakta fayda görüyorum; “Asla çok geç değildir”
NOKTANIN SONSUZLUĞU“GENCAY”
Sıfır, hiçlik, nokta ve belki de sonsuzluk. İkinci Dünya Savaşı’nın tüm dünyada yarattığı derin kaosun ardından gelen yaşam ve varoluşu sorgulama noktası “Zero”. Her şeye sıfırdan başlamak, bugünkü deyimle düşüncelerimizi daha iyi kurgulamak için duygularımızı formatlamak. 1957’den sonra 10 yıl süren sanat akımının adı “Zero”. İtalya’da başladığı dönemde “Zero sanat akımının” öncüleri arasında sayılan genç bir Türk kadını “Gencay Kasapçı”. Geçen hafta ölümünün ikinci yılı anısına Ankara Kalesi “Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi” salonunda gösterilen “Noktanın Sonsuzluğu” isimli belgeselle anıldı. 70 yıllık sanat yaşamına sığdırdığı yüzlerce eseri çok şey anlatıyor. Anladık mı? Emin değilim. Tüm dünya “Zero” dedi, bizdeki anlamı ne yazık ki “seramik pano”. Çok üzgünüm “Zero”.
Paylaş