Paylaş
Suyun hayatımızdaki önemini anlatmaya gerek var mı? ‘Dünyanın 4/3’ü, vücudumuzun yüzde 70’i sudan oluşuyor’ desem, yaşamın asıl kaynağını hatırlamamıza yardımcı olur sanırım. Bedenimizdeki yüzde 70’lik su oranını düşürmememiz gerektiğinin bilincinde miyiz, emin değilim. Özellikle yaz güneşinin sıcaklığıyla vücudumuzdan buharlaşıp giden suyun eksikliğini, gittiğimiz sahil kasabasında suya girerek değil, bol bol su içerek giderebileceğimizin farkında olmak, sağlığımıza da verdiğimiz önemin işareti.
HER GÜN EN AZ 3 LİTRE
Pandemi günlerinde zayıflayan bağışıklık sistemimizi yeniden güçlendirmek ve uzun yaz günlerinde sağlığımızı tehdit eden muhtemel düzensiz beslenme olasılıkları ile ilgili bilgisine başvurduğum uzman diyetisyen Merve Tığlı Çınar’ın ilk önerisi “Bol bol su” oldu. Klişe bir bilgi olsa da, bu klişeyi her an hatırlatmak gerektiğinin altını kalın kalemle çizerken, özellikle yaz aylarında günlük en az 3 litre suya vücudumuzun ihtiyacı olduğunu unutmamamızı önerdi. Sevgili Merve’nin su ile ilgili diğer önerileri de şöyle;
“*Yemeğe başlamadan içeceğiniz bir bardak su midenizde yer kaplayacağından hem daha az yemenizi sağlayacak hem de yediğiniz yemeğin hazmına yardımcı olacak. *Çay, kahve, meşrubat, meyve suyu gibi sıvı içecekler suyun yerini asla tutmadığı gibi vücutta depolayacağı meyve posalarını ve şekerini vücuttan geri atmak için yeniden su içmeniz gerekecek. *İçilen her fincan kahveye karşılık bir bardak su içilmeli. *Suyun tadından haz etmeyenler meyve taneleri (çilek, üzüm, kiraz gibi) ve kokulu bitkilerle (biberiye, nane, reyhan gibi) suyu süsleyebilir.”
SALATA VE SÖĞÜŞ
Merve Tığlı Çınar, 3 ana, 1 ara öğün öneriyor ve tüm ana öğünler için kurulan sofranın olmazsa olmaz seçeneği “Salata ya da söğüş” olmalı diyor. Vücudun sağlıklı işleyişi açısından sebzenin önemine değinirken, ana öğünlerden birinin (mümkünse akşam yemeğinin) sebze ağırlıklı olması, vücudunuzu hafifletip uykunuzun da deliksiz olmasını sağlayacak.
SOFRADAN KEYİF ALIN
HANGİ öğün olursa olsun kurduğunuz sofraya, pişirdiğiniz yemeklerin sunumuna özen gösterin. Bu sizin kendinize ve ailenize verdiğiniz değeri yansıtır. Özensiz sofrada hapur hupur ve süratle yiyeceğiniz yemek sağlığınıza zarar verecek, ruhunuzu doyurmayacak kısa sürede tekrar acıkacaksınız. Özenilmiş sofrada yiyeceğiniz yemekten keyif aldığınızda ise yemeğin ruhunuza vereceği doyumun da farkına varacak mutluluğu da hissedeceksiniz.
MUTLAKA ARA ÖĞÜN
Klasik deyimle ‘5 çayı’ da diyebiliriz. Sevgili Merve, yaz günlerinin uzunluğu ve akşam sofrasının geç saatlerde kurulmasından dolayı kurt gibi acıkarak yükleneceğiniz porsiyon bolluğunu hafifletmek için öneriyor ara öğünü. Ara öğünde atıştıracağınız şekersiz kek ya da kurabiye, peynirli tost, yoğurt gibi hafif atıştırmalıklar, sizi akşam yemeğinde yaşayacağınız muhtemel kabustan da kurtaracak. Olur ya; her şeye rağmen gece geç saatlerde acıkırsanız, önceden dondurduğunuz çeşitli meyvelere, vanilya, kakao ve yoğurt ilave ederek blender’den geçirin hem dondurmaya olan özleminizi giderin hem de karnınızı doyurup keyfinize bakın.
LOZAN PARK ‘BAHÇEDE’
Gençlik Parkı’nı anımsadım, çocukluğumda gittiğimiz çay bahçelerini ve oraya gelen diğer çocuklarla kurduğumuz oyunları da. Semaverde gelen çayın kokusunu, yüksek ağaçların altında oturduğumuz koyu gölgeleri, kuşların kondukları dallardan bizi izleyerek yediğimiz böreklerden dökülen kırıntılara yaptıkları hamleler geldi aklıma, keyiflendim. Nerede miyim? Yıldız Mahallesi’ndeki Lozan Park’tayım. Parkın içine kurulan ‘Bahçede’ isimli kafedeyim ama ben “Çay bahçesi” diyorum ve oraya gidince kendimden geçiyor, çocukluğuma kadar iniyorum. Eski Ankara yazları geliyor aklıma, iç çekiyorum. Çay içmeye gidin, bana hak vereceksiniz.
Paylaş