Paylaş
GÜL AĞIŞ İLE 5 SORU 5 CEVAP
2010’da markası Lug Von Siga’yı kurdu. Birbirinden özgün tasarımlarıyla dikkat çeken Ağış, “Özgün ve kendine güvenen stil sahibi bir kadın, pek çok kadından daha çekici olabilir” diyor. Gül Ağış ile tasarım yolculuğunu konuştuk.
1- Gül Ağış neler yapıyor? Projeleri neler?
En büyük projem markamı kurduğum ilk günden beri bir dünya markası olmak. Bu nedenle yoluma hazır giyim markası olarak başladım ve asla couture (kişiye özel tasarım) yapmadım. İlk başlarda gerek meslektaşlarım gerekse çevrem, ailem ‘couture yapmadan nasıl ayakta duracaksın’ gibi yorumlarda bulundular.10 yıldır hedeflediğim yoldan sapmadım, şimdi görüyorum ki couture yapan tasarımcı arkadaşlarım, hazır giyim koleksiyonları yapmaya başladı ve bu beni çok mutlu ediyor.
Net a porter ile exclusivite anlaşması imzaladık, bu proje beni oldukça heyecanlandırıyor. Global platformda yer almak bizim için hep önemli oldu, ancak online olarak böyle güçlü bir platformda yer almak bizim için güzel bir gelişme.
2- Hikâyesi olan şeyler sizin için ne ifade ediyor?
Benim için hikâyeler hep önemli oldu, üniversitede okuduğum bölümün İngiliz dili edebiyatı olmasından kaynaklanıyor olabilir. İçinde duygu olan, düşündürten, araştırma yapabildiğim, hayaller kurduğum hikâyeleri seviyorum. Her koleksiyonun bir hikâyesi dolayısıyla da ruhu var, nerede başlarsa başlasın hikâyelerim hep İstanbul’da bitiyor. Hammam, Ayna, Töre gibi koleksiyonlarla başlayıp, sonra yabancı ikonları ve şehirleri İstanbul’da hayal ederek devam eden hikâyeler zinciri.
Frida Kahlo in İstanbul, Agatha Christie in İstanbul, Kyoto in İstanbul, Merchant of venice in İstanbul gibi her koleksiyon bir dönemi, bir ruhu temsil ediyor. Her koleksiyon yapım sürecinde çok derin bir araştırmaya giriyorum bu da beni hem görsel hem kültürel olarak besliyor, zenginleştiriyor.
3-Son zamanlarda başka markaların taklitlerine ne diyorsunuz? Sizce bu tasarımcılık mı?
Sosyal medyanın yoğun olarak var olduğu günümüzde görsellere ulaşım çok kolay hale geldi. Taklit edilen hiçbir ürünün tasarımcılık anlayışıyla örtüşmediği kesin. Ancak kolektif bilincin varlığı da yadsınamaz, yani dünya devleri markaların da zaman zaman bizim işlerimize çok benzer işler çıkarttığına da şahidim, bünyelerindeki geniş yaratıcı bir kadroyla, bizleri kopyalama gibi ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum. Kolektif bilincin havuzundan ortaya çıkan benzer işler olabiliyor. Bir tasarımcının yıllar içerisinde oluşan bir çizgisi ve imzası oluyor zaten.
4-Tasarımlarınızı en güzel taşıyanlar kimler dersek?
Arzu Sabancı, Berna Sağlam, Arzu Atabarut, Edwina Sponza, Cansu Akın, Demet Evgar.
5- Bu işe yeni başlayan gençlere neler önerirsiniz?
Öncelikle net bir vizyonu olmalarını, özgün ve araştırmacı olmalarını, sabırlı olup kendilerine ve vizyonlarına inançlarını korumalarını öneriyorum.
AYSUN KABA’YA SORUN
SORU: Yaşadığımız bu zor günlerde evlerde olmamızdan dolayı gardırop temizliği ve düzeni için bize önerilerde bulunur musunuz?
Niğmet TUNÇ
CEVAP: Niğmet hanım, inşallah bu zor günleri evde kalarak ve hijyenimize dikkat ederek atlatacağız. Gardıroplarımızı havalandırma ve düzenleme zamanı...
* İlk önce temiz bir şekilde silin ve camlarınızı yarım gün açık tutun.
* Kıyafetlerimiz birbirine değmemesine dikkat edin.
* Lütfen 6 ay hiç giymediğiniz kıyafetlerinizle vedalaşın ve yakın çevrenizle paylaşın (ihtiyacı olan veya yakın arkadaşlarınıza)
* Açık renkleri bir arada asın (katlayarak koyduklarınızı da aynı renk tonlarıyla). Koyu renkleri ve renklileri de bir arada asın.
* Giysi dolaplarınızın içlerine lavanta kokulu keseler bulundurun.
* Elbiseler bir arada, etekler bir arada, pantolonlar, ceketler de aynı şekilde olmalı.
* Aksesuarlarınız için de ayrı bir çekmece veya güzel ayakkabı kutuları seçenektir.
Baktığınızda bir düzen olmalı.
Bu konuyu daha önce işlemiştim ama yakın zamanda tekrar yazacağım. Sevgiler.
Paylaş