Paylaş
Çünkü, görünümümüz ile kendimize olan güvenimiz ayrılmaz iki parça. Ve, bunu düşünmek size verilen bir ödül.
* * *
Kendinize yatırım yapmalısınız.
Şunu unutmayın ki, iyi görünmüyorsanız, kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz. Ve eğer gün içinde iyi görünmüyor ve kendinizi iyi hissetmiyorsanız, yanınıza yaklaşan herhangi bir kişi de kendini iyi hissetmeyecek.
Eğer ‘iyi görünmek iyi hissetmektir’ kavramına dair şüpheleriniz varsa (dipsiz dolap), (başarı için giyinin) dolap düzenlemeleri yapın.
* * *
BUNLARA DİKKAT EDİN!
* Saçlarınızın dip boyası çıkmış bir şekilde dolaşmayın.
* Gri saçlarla dolaşın. Saçlarınızın her yeri beyaz diye üzülmeyin.
* Yakın gözlüğünüzü renkli kullanın.
* Topuklu ayakkabının, kot pantolonun ve ipek bir gömleğin hayat kurtarıcı parçalar olduğunu unutmayın.
* Koyu renk dudak kalemini hayatınızdan çıkarın.
* Hayatınızdan fazla olan her şeyi çıkarın.
* Klasik giyinin ama asla demode olmayın.
* Sosyal olun, gündemi takip edin.
BUNLARI DA UNUTMAYIN!
* Fazla makyaj, sizi olduğunuzdan daha yaş almış ve yorgun gösterir.
* El ve ayak bakımına önem verin.
* ‘Genç görüneceğim’ diye asla gülünç duruma düşmeyin.
* Ufak dokunuşlarla büyük vuruşlar yapın.
40, 50, 60 YAŞLARINDAYSANIZ DOLABINIZDA 3 ŞEYİ EKSİK ETMEYİN
1- İpek
2- Kaşmir
3- Jean/Kot pantolon (yırtık olmayan)
SÜREYYA ÜZMEZ’LE 5 SORU 5 CEVAP
SEVGİLİ Süreyya Üzmez sadece gurme, yazar değil...
Aynı zamanda Ankara’da en renkli giyinen ve kendine ait stili olan bir kişi.
Giyimindeki bu sitilini, restoranında da sunumları ve yenilikleriyle görüyoruz.
Peki, bu stili ve renkli giyim tarzıyla ilgili Süreyya Üzmez neler söylüyor?
İşte, modaya ve stile dair ‘5 soru 5 cevap’la, Süreyya Üzmez...
1. Modayı nasıl yorumlarsınız?
Moda, sadece kıyafet ile eşleştirilmemelidir. Restorancılık, yeme içme, tiyatro, edebiyat, sanat, müzik konularıyla da modayı anlatabiliriz. Geçici bir yeniliğe, genel kabul görmüş beğeniye uygun olan, bir süre toplumu etkisi altına alan moda, kendiliğinden oluşmaz. Arkasında vizyoner yaratıcıları vardır. Sadece görsellik ile yeterli taraftar bulamaz. Rahatlık, kullanışlı olmak gibi kavramlar da moda tanımının içinde yer etmiştir.
2. Bir erkeğin gardırobunda neler olmalı?
Bir erkeğin gardırobunda olmazsa olmazlar; klasik bir blazer ceket, her kıyafette kendini konuşturacak rengarenk temalı kravatlar, mevsime uygun gömlekler, özel günler için smokin, papyon, uzun süre ayakta kaldığınızda sizi taşıdığını hissettirmeyecek rahatlıkta ve çorap gibi yumuşak bir ayakkabı, her kıyafete uygun kemerler, zararlı böcekleri uzaklaştıracak doğal kokulu ağaç askılardır.
3. Türkiye’de kimlerin stilini beğeniyorsunuz? Kimler şık?
Türkiye’de en şık giyinenlerin başında Rahmi Koç geliyor. Metin Uca’nın tarzını severim. Desigual gömlekleri ilk o keşfetmişti. Bülent Eczacıbaşı ve Sarp Evliyagil’i de beğenirim. Sarp Bey, kendi tarzını çok iyi taşıyor ve yansıtıyor, oldukça özenli bir giyim tarzı var, çok beğeniyorum. Kazım Türker de nevi şahsına münhasır, ünlü markaları kendine yakıştırmasını biliyor.
4. Renkli stilinizi yorumlarken sevgili eşiniz Mahmure Hanım’dan destek alıyor musunuz?
Benim renkli stilim ilkokuldan bu yana var. İnsanların bazı özellikleri sonradan kazanılmıyor galiba. Kazanılsa da doğallığı yaratmıyor. İlkokulda Türkçe öğretmenim Beyhan Hanım, mavi montla okula geldiğim bir gün “Süreyya da çuval giyse yakışır” demişti. Saçlarım için özel kemik taraklar kullanırdım. Çanakkale’de mohair satan mağaza vardı. Renkli ve kaliteli ne varsa alırdım. Eşim Mahmure’den tabii ki destek alıyorum. Satın alma kararı aşamasında onun görüşünü soruyorum. Onaylarsa kararı kolay veriyorum. Çünkü o da zevk sahibi birisidir.
5. Ankara’nın en şık ve en renkli giyinen birisi olarak beyefendilere neler önerirsiniz?
Ankaralı beylere tavsiyem, stilinizi kendiniz belirleyin. Bunu yaparken konusunun uzmanlarından danışmanlık almalarını, kendilerinin üzerine çok yakışan giysilere ağırlık vermelerini, modanın bir süre sonra geçtiğinde bile hep kendi stilinde anılmaları gerektiğini söylemek isterim. Özgün tarzlar kişinin kimliğini yansıtır. Özgünlükten hiç vazgeçmemek gerekir. Öncelikle kendinizin içine sinmesi gerekir giysilerinizin. Sevdiğiniz kıyafetle işe başlamak size enerji verir, işe daha çok sarılırsınız. İşleriniz daha iyi gider. Benim çok sevdiğim giysilerle işe başladığım günlerde moral ve motivasyonum tavan yapıyor. Beğendiğiniz her şeye güzel gözle bakın. Güzellik her zaman görenin güzel gözlerindedir. Yaşama da hep böyle bakın.
AYSUN KABA’YA SOR
SORU: Özel bir şirkette yöneticiyim. Biraz fazla iddialı giyiniyorum. Klasik ve sade giyindiğimde kendimi beğenmiyorum. Klasik giyim bana hep yaşlı bir görünüm veriyor. Patronum birkaç kez giyimimle ilgili uyardı. Siz ne önerirsiniz? Şule
CEVAP: Şule Hanım... Yöneticiyseniz tabii ki kıyafetiniz işinizin önünde olmamalı. Klasik giyim yaş almış göstermez ve özellikle sadelik zaten şıklıktır. Siz pantolon, ceket giyinip içine sıfır yaka veya V yaka bir tişörtle kombinleyip, boynunuza bir kolye veya renkli küçük bir fularla, saçlar uzunsa at kuyruğu toplandığında ve bir stilettoyla kimse yaş almış görünmez. Klasik giyimi güncellerseniz sizi demode olmaktan kurtarır. Demode olursanız yaş almış görünürsünüz..
Paylaş