Paylaş
CENK ESERTEPE VE MEHMET TOPBAŞ İLE 5 SORU 5 CEVAP
Hayal güçlerinden esinlenerek tasarladıkları ürünler cesur, yenilikçi ve stil sahibi kadınlara hitap ediyor. İstanbul Nişantaşı’ndaki tasarım atölyeleri ise görülmeye değer. Sohbetimizi Cenk Esertepe ile gerçekleştirdik. Sevgili Mehmet Topbaş ara ara katılsa da önemli bir toplantısı için hazırlık yapıyordu. İki Türk tasarımcının özellikle Londra’da tasarımlarının çok ilgi görmesi büyük mutluluk.
1. JCM London markanızın oluşum hikâyesini öğrenebilir miyiz?
Türkiye’nin sayılı altın firmalarında 16 yıl çalıştıktan sonra 2008 yılında Londra’ya yerleştim. Yeni bir şeyler yapmak istiyordum, fashion jewelry’e yöneldim. O dönemde Londra’nın ünlü büyük mağazaları için küçük çalışmalar yapıyordum, her şey yolunda gidince ‘neden olmasın’ dedim ve kendi markamı hayata geçirdim.
2. Aksesuar kadının makyajı mıdır? Nasıl tasarımlara yatırım yapsınlar?
Aksesuar görünümün tamamlayıcısıdır, stili buradan görebildiğinizde aksesuar bir süs olmaktan çıkıyor. O yüzden görünümlerini her zaman yukarı taşıyacak, zamansız parçalara yatırım yapsınlar.
3. Siz stili nasıl yorumlarsınız?
Stil bence insanın kedine yakıştırdığını giymesi, moda olanı değil.
4. Londra’da kadınlar takıya ne kadar önem veriyor? Şık buluyor musunuz? Türk kadınları sizce?
İngiliz kadını takı konusunda geleneksel, daha muhafazakar, az gösterişli parçaları tercih ediyorlar. Öte yandan stillerini değerlendirirsek özgünler. Türk kadını da takı konusunda geleneksel, daha çok altın ve pırlantayı takı olarak görüyor, daha köklü bir mücevher algıları olduğu için moda mücevher algısı burada daha yavaş gidiyor, ya altın pırlanta, ya da bijuteri olarak görüyorlar takıyı. Biz bu ikisinin arasını dolduruyoruz.
5. Bir Türk olarak Londra, Milano, Paris ve New York gibi dünya şehirlerinde tasarımlarınızın tanınıyor olması nasıl bir duygu?
Gurur verici tabii. Modanın yön bulduğu şehirlerde takdir görmek doyurucu. Öte yandan Amerika, tüketim anlayışının bambaşka olduğu bir yer, ürettiğiniz şeyin tüketilmesi ve takdir görmesi heyecan verici bir şey, beni bir sonraki üretimlerim için motive ediyor.
GEREKSİZ FAZLALIKLARA SON
Evinizdeki gereksiz eşyalar! Hani ‘Bir gün giyerim, ay indirimde bu kaçmaz bunu bir yerlerde kullanırım’ diye diye satın aldığınız eşyalar. Neden hiç kullanmadığınız ya da hiç kullanmayacağınız eşyaların size yük olmasına neden izin veresiniz ki? Onları saklamak, temizlemek, düzenlemek için boş yere zaman ve para harcamanıza ne gerek var? İşte bunun farkına varmalı ve hemen şimdi bütün eşyalarınızı gözden geçirerek kökten temizlik yapmaya başlamalısınız. Ben başlıyorum...
Ne kadar az, o kadar çok felsefesini benimseyebilmek için yapmanız gereken bir diğer şey de yerine koyma prensibine göre hareket etmeniz. Yani yeni bir şey aldığınızda bir diğerinden kurtulmanız gerekiyor. Çünkü minimalizm felsefesinin kurallarından bir tanesi de bu. Gelen bir şey, gitmesi gereken bir şey anlamına geliyor. Haydi o zaman bu günlerin bize çok öğretisi oldu. Gereksiz fazlalıklara son, evimizdeki eşyadan, giysilerimizden hatta bize yük olan arkadaşlarımızdan net olmayan, sürekli oynayan kişilerden uzaklaşın. Minimalist yaşama hoş geldiniz...
Paylaş