Paylaş
Şemsipaşa, sadece Üsküdar'ın değil İstanbul'un en güzel semtlerinden biri. Burada, deniz kıyısında Mimar Sinan'ın küçük, ama mükemmel eserlerinden biri var: Şemsipaşa Camii. Halkın dilinde Kuşkonmaz Camii; çünkü nedense kuş konmaz bu camiye.
Bu güzel semte adını veren Ahmet Şemsi Paşa'nın adının etrafında dönen efsaneler de ayrı. İsfendiyaroğulları sülalesinden geliyor Ahmet Şemsi Paşa. Yani Osmanoğulları gibi Anadolu'da tutunmaya çalışan Türk hanedanlarından birinin üyesi. Ama Osmanoğulları, diğer bütün beylikleri olduğu gibi İsfendiyaroğulları'nı da ezip geçmiş.
Bu yüzden Osmanoğulları'ndan nefret ediyor Ahmet Şemsi Paşa. Ama elden ne gelir; o ve ağabeyi Kızıl Ahmetli Mustafa Paşa, II. Selim'le III. Murat'a vezirlik yapıyorlar.
İddiaya göre III. Murat tahta çıkınca Şemsi Ahmet Paşa padişaha 40 bin altınlık bir rüşvet veriyor. Amacı ne biliyor musunuz? Osmanlı hanedanının rüşvete nasıl battığını kanıtlamak! Nitekim sonra da yakınlarına bu olayı anlatmış, ‘‘Osmanlı'nın batması kaçınılmazdır; işte ispatı!’’ demiş...
Bu efsanenin doğruluk payı var mı bilmiyorum; çünkü hikayeyi Şemsi Ahmet Paşa'nın düşmanı olan Veziriazam Sokollu Mehmet Paşa'yı tutan vakanüvislerin uydurmuş olması çok mümkün.
Doğru ya da yanlış, Şemsi Ahmet Paşa, İstanbul'un bu güzel semtine adını vermiş. Sinan'a cami ısmarlamakla da yetinmemiş, bir de kasır yaptırmış. Kasır, Şemsipaşa ile Harem arasındaymış.
Lale Devri'nde (18. yüzyılın başı) Sadrazam Damat Nevşehirli İbrahim Paşa bu kasrı yıkıp yeni bir saray yaptırmış yerine. Lale Devri'nde yapılan bütün sarayların sonuna ‘‘abad’’ kelimesi getiriliyor. Bu kelime Arapça ‘‘ebed’’ kelimesinin çoğulu, yani ‘‘sonsuz gelecekler’’ demek. Şemsipaşa'daki bu saraya da ‘‘Şerefabad’’ Sarayı adı verilmiş.
Ama ‘‘sonsuz gelecekler’’ ismini vermek, bir binayı yaşatmaya yetmiyor. O devirde yapılan bütün saraylar gibi Şerefabad Sarayı da yüzyıl sonra yıkılıp gitmiş...
İşte Şemsipaşa'da efsaneler arasında bir gezi.
Paylaş