Paylaş
ŞEHİR deyince aklımıza medeniyet geliyor, ama aslında şehirler bir vahşet ve şiddetin kol gezdiği yerler.
Hatta şehirdeki vahşet, köydekinden çok daha acımasız. Çünkü birbirini tanımayan insanlar arasında, isimsiz bir kalabalıkta, yabancıdan yabancıya, körce uygulanıyor.
İşte o zaman, insan bir şehirde yaşamaktan korkuyor.
Hava karardığında kendini evine atmak istiyor.
Hele bir de kadınsa!
İstanbul'un yollarında ortaya çıkan yeni şiddet türü sadece kurbanlara zarar vermiyor. İnsanların hiç değilse bir bölümünün içinde hálá var olan iyiliği, yardım etme refleksini, dayanışma ruhunu kör ediyor.
Yolda otomobiliyle giden birini durduruyorlar. ‘‘Arabamız yolda kaldı, itmeye yardım eder misiniz?’’ diye soruyorlar. Adam peşlerine takılıyor, yan sokakta üzerine saldırıp dövüyorlar!
Bize de ‘‘birisi sizi yolda durdurmaya çalışır yardım isterse sakın inmeyin arabanızdan!’’ diye yazılar yazmak düşüyor.
Şiddetin en kötü sonuçlarından biri bu işte:
Kimseye güvenme, kimseye yardım etme, sadece kendini düşün, bencillik iyidir!
MARMARA Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin Nişantaşı'ndaki binası bu hafta bir haber konusu oldu. Rektörlük, fakülteyi Göztepe'deki kampüsüne taşımak istedi, ama öğrenciler karşı çıktı. Mesele henüz halledilmiş değil.
Hürriyet İstanbul'un muhabirleri arasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Haber Ajansı da (MİHA) bulunuyor. Fakültenin öğrencileri olan genç meslektaşlarımız, kendi kendilerini haber yapmak zorunda kaldılar.
Şu ana kadar fakültede her iki taraf diyaloğa açık bir şekilde davrandı. Umarız sorun bu yöntemle çözülür; arkadaşlarımızın yaptıkları haber de bu kadarla kalır!
Paylaş