Paylaş
ÜÇ aydır çok duyduğumuz bir cümle var: ‘‘Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz.’’
Bunu o kadar çok duyduk ki, bıkkınlık geldi. Bazılarımız, haklı olarak ‘‘depremle nasıl yaşanır, bu nasıl öğrenilir ki?!’’ sorusunu sordular.
Burada kastedilen öğrenme süreci, önce psikolojik bir kabullenme (depremin olabileceğini), ardından bilinçlenme (depremle ilgili bilgileri özümseme), sonra da önlem alma (yapabileceklerimizi bir öncelik sırasıyla yapma) ise, bu cümle hiç saçma değil.
Galiba bu oldu.
Yani İstanbul'da bir deprem bilincinden söz edilebilir artık.
Birincisi, Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve tüm ilçe belediyeleri canla başla çalışıyor.
İkincisi, İstanbullular bilgilenmeye çalışıyor. İlçesinin zemin haritasının ne zaman açıklanacağını soran sayısız okur gazetemizi arayıp duruyor. Biz de gazeteci olarak bu haritaları basmak için uğraşıyoruz.
Artık hepimizin öğrendiği gibi, deprembilimin önemli bir dayanağı da tarih. Bu bilim dalında geçmiş depremler incelenerek geleceğe projeksiyon yapılıyor.
Bu hafta 100 yıl önce İstanbul ve çevresini sarsmış olan 1894 Depremi ile ilgili bir kitap yayımlandı. İletişim'den çıkan ‘‘İstanbul'da 1894 Depremi’’ adlı kitabı, Mimar Sinan Üniversitesi'nden tarihçi Fatma Ürekli yazdı.
Eski depremler arasında en çok bilgiye sahip olduğumuz 1894 Depremi, tabii bilim adamlarının merceğinin altında. Ama İstanbullular'ı da ilgilendiriyor.
Tarihten başka nasıl ders alınır ki?!
Paylaş