Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Yorgunuz ama yılmış değiliz

Merhabalar sevgili okurlar. Sizlere bir önceki yazımda söz vermiş olduğum gibi, 2 Aralık Cuma gününü “6. Uluslararası Katılımlı Özürlüler Kongresi”ni izleyerek ve “Engelsiz Yaşam Fuarı”nı gezerek geçirdim.

Haberin Devamı

Her iki etkinlikten de çok şey öğrendim, çok şey kazandım. Bunları daha sonraki yazılarımda, ayrıntılı olarak, sizlere aktaracağım. Ancak bugün, İzmir Kent Konseyi Engelsiz Yaşam Meclisi üyesi, görme engelli Kürşat Bedir’in yazdıklarını paylaşmak istiyorum sizlerle.

Yorgunuz !

Yıl 2011

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
- Biz hâlâ Engelliler olarak tıbben bir değişikliğe uğraması mümkün olmayan engellerimizle ilgili iki yılda bir rapor almak zorunda kalıyoruz.
- Zihinsel engelli çocuklarımızın anestezi ile diş tedavisi için uygun hastane bulamıyoruz.
- Birçok engelli çocuğumuzun kaynaştırma eğitimi, zorluklarla geçen ilköğretim sürecinden sonra sona eriyor; ortaöğretim düzeyinde eğitimine devam edemiyorlar.

- Engelimiz sebebiyle kullanmak zorunda olduğumuz hekim tarafından yazılmış tıbbi malzemeleri Sağlık Uygulama Tebliğindeki haksız kısıtlamalar nedeniyle alamıyoruz.
- Biz hâlâ seçimlerde erişilebilir sandık atamaları yapılmadığı ve engelimize uygun oy pusulaları bulunmadığından oy kullanamıyoruz.
- Engelli çocuklarımızın spor yapacağı salon, havuz ve  hoca bulamıyoruz.
- 5378 sayılı kanun gereğince tüm kamuya açık bina ve alanların engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi için verilen süre Temmuz 2012 'de dolduğu halde, hiçbir yerde buna yönelik çalışma göremiyoruz. İlle de son tarih mi beklenmeli?
- Başbakanlık Özürlüler İdaresi lağvedilerek engelliliğe ilişkin düzenleme ve hizmetler Yaşlı ve Özürlü Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne bağlanmıştır. Bu yapılanma "engelliler yardıma ve bakıma muhtaç kişilerdir " bakış açısının bir ürünü müdür ?
Kendimiz ve yakınlarımızın engellerinden çok, yaşamımızdaki tüm hak ihlallerinden ve ayrımcı uygulamalarla mücadeleden yorulduk ,

Haberin Devamı

Yorgunuz ama yılmış değiliz. Engelliler için eşit bir yaşam amacıyla haklarımızı savunmaya devam edeceğiz!

Sayın Kürşat Bedir’in söylediklerinin çoğuna katılıyorum. Ancak, Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın adının Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü yapılmış olması ile ilgili yorumuna kesinlikle karşı çıkıyorum –fakat “özürlü” yerine “engelli” kelimesinin kullanılmasını yeğliyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Aylin Çiftçi’nin 6.Uluslararası Katılımlı Özürlüler Kongresi’nde yaptığı konuşmada da dile getirdiği gibi, yaşlılık da bir çeşit engellilik. Eğer biz yaşlıları yardıma ve bakıma muhtaç kişiler olarak görüyorsak, engellileri neden öyle görmeyelim? Biz, engelliler olarak, önce kendimiz kurtulmalıyız bu önyargıdan. Kabul etmeliyiz ki, yardıma ihtiyacı olanlar yalnızca yaşlılar ya da engelliler değil. Aslında tüm insanların birbirinin yardımına ihtiyacı var. İnsanın herhangi bir yardıma ihtiyacı olması zor bir durum olabilir; ancak bu kötü ya da küçümsenecek bir şey değil. Örneğin ben: Birinin yardımı olmadan yerimden kalkamam; saçımı tarayamam; bilgisayarımı önüme koymazlarsa kendim kalkıp alamam,  yazımı yazamam; yemeğimi kendim hazırlayamam. Liste daha çok uzun. Ama ben bunun acınacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. Tüm bunların üstesinden gelebildiğim sürece kimse bana acıyamaz.

Haberin Devamı

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ na bırakmasından hemen önce Sayın Meral Tamer bu konu ile ilgili bir yazı kaleme almıştı. Sayın Tamer; “Kapatılan devlet bakanlıkları arasında maalesef Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı da var. Şimdi haklı olarak soracaksınız; kadınların dağ gibi birikmiş sorunlarının hükümetteki adresi bundan böyle neresi olacak diye... Sıkı durun: Kadınlar artık çocuklar, yaşlılar ve özürlülerle aynı kategoride muamele görecek; kadın sorunları yeni kurulacak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çatısı altında ele alınacak!
Yeni bakanlığın ‘tarım sektöründeki geçici işlerde çalışanlar, eğitimsiz bireyler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler ve yoksulluk riskiyle en fazla karşı karşıya olan kesimler’in sorunlarıyla ilgilenmesi öngörülüyor.” diyordu söz konusu yazısında. Ve de şöyle son veriyordu sözlerine: “Kadın örgütleri şimdi büyük bir kampanya hazırlığı içinde ve bu kampanya için, kadını özürlü kategorisinde görmeyen erkeklerin desteğine de şiddetle ihtiyacı var. Kadın-erkek eşitliğine inanan erkekleri bekliyoruz.”
Ben hem bir kadınım, hem de bir engelli… Bence yalnızca kadınlar ve erkekler değil tüm insanlar eşit olmalı. Tabii engelliler ve engelsizler de… Hepimiz biliyoruz ki ülkemizde korunmaya muhtaç pek çok kadın var. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın da bu nedenle kurulmuş olduğunu düşünüyorum. Eğer böyle olmasaydı, bir de erkeklerden sorumlu bakanlık kurulurdu. Eğer kadın-erkek eşitliğine inanıyor isek, neden kadınlara özel bir bakanlık istiyoruz?
Yukarıda da söylediğim gibi, ben hem bir kadınım hem de bir engelli. Ama ne bir kadın ne de bir engelli olarak acınacak ya da korunacak biri olarak görüyorum kendimi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan ise; toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadınların konumlarının güçlendirilmesi, engellilerin engellerinin kaldırılması, kadın-erkek ve engelli-engelsiz ayrımcılığının kaldırılması yolunda çalışmalar bekliyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazarın Tüm Yazıları