Paylaş
Merhabalar sevgili okurlar.
Bugün bu satırlardan iç açıcı bir bayram mesajı ile seslenebilmek isterdim sizlere... Ancak ne yazık ki ülkemizdeki ve yakın çevremizdeki durum elvermiyor buna.
A Haber'e göre 7 Temmuz–14 Eylül arasında 118 güvenlik görevlisini şehit vermiş bulunuyoruz. Çatışmalarda yaralanan ve ölen sivillerin sayısına ise ulaşamadım. Daha da kötüsü, ülkede yaşayanların neredeyse tamamına yakını psikolojik olarak yaralanmış durumda.
Suriye'deki çatışmadan komşu ülkelere kaçan mültecilerin sayısı 4 milyonu geçti. Ülkemizde dilenen, sınır kapılarında bekleyen ya da Avrupa’ya geçmek isterken Akdeniz-Ege sularında boğularak hayatını kaybeden mültecilerin durumu içimizi yakıyor.
4 yıldır otizmli oğlu Ozan'ı okula gönderebilmek için uğraş veren Sedef Erken'in çabaları ise sürüyor. Erken'e göre, Milli Eğitim Bakanlığı otizmli çocukların özel okullara alınmasının ‘mevzuata göre tartışmalı’ bir durum olduğunu düşünüyor. "Bu şu demek oluyor. Biz ülke olarak her türlü insan hakları sözleşmelerini imzaladık. Ama bu hakları kullanacak kadar 'insan' sayacaklarımızın kim olup olmadığına tam karar veremedik. Yani bizim ülkemizde kimi öğrenciler özel okula o küçük şehirde bir ev parası kadar rakamları vermeyi kabul etse bile alınmayabilir. Çünkü o okullar 'özel'. Çocuğun değil okulun özel olduğu bir sistem bu." diyor Ozan'ın annesi. Üzgün, yorgun, kırgın ama yine de umutsuz değil Sedef Erken. "Çabalarımız sürüyor, sürecek... Zor da olsa, ağır adımlarla da olsa çocuklarımızın haklarını aramaya, bulmaya, hayata geçirmeye mecburuz." diye sesleniyor bizlere. Ona yardımcı olmalıyız...
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Mehmet Görmez, Vakfe duasında İslam dünyasını eleştirdi. “Her işimize Rahman ve Rahîm isimlerini başlangıç eyledik. Lâkin işlerimizi adalet, hakkaniyet, merhamet ve şefkatle icra edemedik. Birbirimizden merhameti esirgedik... Şiddetin adını cihat, zulmün adını zafer koyduk” dedi Sayın Görmez. Bir de şunları söyledi: “Biz bilerek ya da bilmeyerek kim bilir kaç yetimi yalnızlığa terk ettik, kaç öksüzü gizli köşelerde ağlattık. Komşumuz aç yatarken ondan habersiz kendimizi ağırladık. Sen muhtaçlara yardım için bizleri vesile kılmışken, biz sadece sana “Muhtaçlara yardım et Ya Rabbi!” diye dua etmekle yetindik.”
Ancak yine de yalnızca dua etmekle yetinmeyen birileri hâlâ var bu ülkede. Geçtiğimiz günlerde Kilis'te evlenen Fethullah Üzümcüoğlu ile Esra Polat çifti, ailelerinin kendilerine düğün yapmak için ayırdığı parayla 4000 Suriye'li mülteciye yemek verdi. Yemeğe ihtiyacı olan insanlar varken dostlarına ziyafet vermenin anlamsız olduğunu düşünen çift, yemekleri kendileri dağıttı mültecilere. Ve sanırım, gerçek bir düğün oldu bu…
Bu benim şimdiye değin yaşadığım en buruk bayram. Yeniden bayram gibi bayramlara kavuşabilmeyi diliyorum…
Paylaş