Paylaş
Acquired Immune Deficiency Syndrome (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu), virüs kaynaklı bir bağışıklık sistemi rahatsızlığı. Hastalığa neden olan HIV virüsü vücudun savunmasında rol oynayan önemli hücreleri yok ederek bağışıklık sisteminin baskılanmasına sebep oluyor. Genellikle HIV/AIDS şeklinde de kısaltılan bu hastalıkta bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ağır enfeksiyon rahatsızlıkları, hattâ kanser ve benzer hastalıklar ortaya çıkabiliyor.
HIV virüsü kişinin vücuduna girdikten sonra uzun yıllar boyunca herhangi bir belirtiye neden olmayabiliyor. Ayrıca hastalığın ilerleme hızı ve ilk belirtilerin ortaya çıkışı, virüsün vücuda giriş şekline göre değişiklik gösterebiliyor.
HIV virüsü vücuda girdikten hemen sonra çoğalmaya başlıyor ve aylar hattâ yıllar boyunca farklı hızlarda çoğalmayı sürdürüyor. AIDS hastalığına ait ilk belirtiler ancak vücuttaki virüs seviyesi belirli bir sınırı geçtikten sonra gözlenebiliyor. Bunların fark edilebilmeleri ise, kişinin günlük yaşamını etkileyen belirtiler olmadıkları için oldukça zor.
AIDS hastalığının başlangıcı ile birlikte kişide yorgunluk, halsizlik, aralıklı ishal problemi, ağızda beyaz leke görünümünde plak varlığı, sık sık hasta olma gibi ön belirtiler ortaya çıkıyor. Ancak bu belirtilerin akla AIDS hastalığını getirmesi pek kolay olmadığından, hastalık ilerlemeye devam ediyor.
AIDS hastalığı HIV virüsü ile enfekte olmuş kişilerin vücut sıvılarının, virüs ile temas etmemiş kişilerin vücuduna girmesiyle yayılıyor. HIV virüsünün bulaşmasının önde gelen nedeni, % 80-85’lik bir oran ile korunmasız cinsel ilişki.
HIV virüsü enfekte hastaların kanında bulunuyor ve sağlıklı bireylerin bu kan ile temas etmesi sonucunda yayılım gösteriyor. Kan yoluyla bulaşma genellikle hasta bireyin kanıyla temas etmiş aletlerle yaralanma ya da enfekte olmuş kanın deri veya mukoza sıvılarıyla teması sonucunda gerçekleşiyor. Ayrıca virüs ile enfekte olmuş bir anne gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrası emzirme işlemi ile bu virüsü bebeğine bulaştırabiliyor.
1 Aralık günü, 1988’den beri tüm dünyada Dünya AIDS Günü olarak kabul ediliyor. Bu özel gün kapsamında; dünya genelinde hızla yayılan hastalığa karşı yapılan panel ve etkinliklerle farkındalık oluşturulması ve toplumların HIV virüsü ve AIDS hakkında bilinçlendirilmeleri için çalışılıyor.
Bu yıl bu toplantılardan biri de Pozitif Yaşam Derneği’ nin 30 Kasım 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi sponsorluğunda gerçekleştirmiş olduğu resepsiyondu. Bu özel gecenin davetlileri arasında ben de bulunuyordum.
Gecenin saat 19.00’da Pozitif Yaşam Derneği’nden Görkem Gökçelioğlu’nun açılış konuşması ile başlayan programı, “Türkiye’de HIV Enfeksiyonunun Bugünü ve Türkiye’de HIV ile Yaşayanların ve Damgalamanın Derin Algı Haritası” konulu panel ile devam etti. Panelin konuşmacıları Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Volkan Korten, Davranış Enstitüsü’nden Rasim Domaç ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu HIV, Sağlık Kalkınma Bölge Sorumlusu Rosemary Kumwenda idi.
Önlenebilir bir hastalık olan HIV/AIDS ile mücadelenin en etkili yolu korunma önlemlerini uygulamaktan geçiyor. Tek eşliliğin yanı sıra riskli birlikteliklerde doğru korunma yollarının uygulanması hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı alınabilecek en basit ve güvenli yöntem.
Ülkemizde HIV ile enfekte kişilerin tedavileri sosyal güvence kapsamında karşılanıyor. Ve ne mutlu ki Türkiye HIV/AIDS açısından dünyada hastalığın en az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendiriliyor.
Umarım konu ile ilgili farkındalık çalışmaları önümüzdeki yıllarda HIV/AIDS hastalarının sayılarında görülecek önemli bir düşüşle sonuçlanır.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile
Not: Bu yazının hazırlanmasında Medical Park Hastaneleri ve T.C. Sağlk Bakanlığı web sitelerinden yararlanılmıştır.
Paylaş