Paylaş
Bundan üç yıl önce, 13 Mayıs 2014’te, Manisa ilimizin Soma ilçesindeki kömür madeninde ülkemizi yasa boğan büyük bir facia yaşandı. 301 madencinin ölümüne neden olan bu facia, ‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası’ olarak geçti kayıtlara.
Söz konusu facia birbirinden acı hikâyeler bıraktı gerisinde. Mavi gözlü, yüreğinin güzelliği yüzüne yansıyan genç bir kadın ise, 12 gönüllü fotoğrafçı arkadaşı ile birlikte, mutlu sonla bitecek yeni bir hikâye yazmak istedi Soma’da...
Genç kadının adı Aysun Hürol’du. “Aklımı, gözümü ve yüreğimi fotoğrafla bir araya getiren bir fotoğrafçıyım.” diyerek tanımlıyordu kendini. Gönüllülüğü ise “Çözümü başkasından beklemek değil, bireysel gücünü çözüm bulmak için harcamaktır gönüllülük.” sözleriyle tarif ediyordu. Hayata hep bu gözlerle bakan genç fotoğrafçı 1999 Gölcük depremi sırasında 15 gün AKUT gönüllüsü olarak çalışmış, ardından dönemin Yalova Emniyet Müdürü’nün isteği üzerine ÇOREM-Çocuk Rehabilitasyon Merkezi’ni kurmuş ve üç yıl boyunca koordinatörlüğünü yapmıştı. 3000 çadırlık kentte 7–17 yaş arası kayıtlı 450 çocuğa öncelikle gönüllü doktorlar ile rehabilitasyon hizmeti verilmiş, 2012 yılına kadar çocukların tüm ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştı.
Rehabilitasyon Merkezi’nın çocuklar üzerinde yarattığı olumlu etki ise, ileride, “17 Ağustos 2000 yılında açılan Yalova Deprem Anıtı’nın koridorunun zeminini ÇOREM çocukları yaptılar. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nden gelen gönüllü öğrenciler çocuklarımızla beraber 40x40 cm. parçalar halinde mozaik desenler hazırladılar. O gün içlerinden geleni bir ay süren bir çalışma sonunda, rengârenk mozaikler ile bu günlere taşıdılar. Artık hayatı kaldığı yerden rengârenk görebildiklerini kanıtlayarak…” sözleri ile anlatılacaktı Aysun Hürol tarafından.
Gölcük depreminden 15 yıl sonra yaşanan ve Türkiye’yi yasa boğan maden kazası yine önce çocukları düşündürüyor bu duyarlı genç kadına. Arkadaşları ile birlikte, “Bu kazadan sonra ‘Soma’da çocuk olmak’ nasıldır? “ diye düşünüyorlar. O çocukların yerine kendilerini koyuyorlar… Onların hissettiklerini hissetmeye çalışıyorlar… Ve “Soma’da Çocuk Olmak” adlı bir fotoğraf projesi geliştiriyorlar. Proje’nin amacı, Mayıs 2014’te Soma’da yaşanan maden faciasından sonra ilçedeki 13–17 yaş arası okul çağı çocuklarını -yaşadıkları travmayı hafifletecek bir alışkanlık, hobi ve uğraşı kazandırmak amacıyla- fotoğrafla tanıştırmak.
Önce, Soma Sosyal Hizmetler Kurumu işbirliği ile okullarda duyuru yapılarak fotoğraf çekmeyi öğrenmek isteyen çocuklar belirleniyor. Ardından, onlara hediye edilecek fotoğraf makineleri temin ediliyor. Ve Aysun Hürol liderliğindeki bir grup gönüllü fotoğrafçı, 74 çocuğa eğitim vermeye başlıyor. Genç gönüllüler altı hafta boyunca Soma’ya giderek her cumartesi gününü fotoğraf gönüllüsü çocuklar ile birlikte geçiriyorlar. 24 Ocak 2015’te Soma’lı çocukların çektikleri harika fotoğraflardan ‘Soma’da Çocuk Olmak’ adlı bir sergi açılıyor İstanbul-Caddebostan Kültür Merkezi’nde. Soma’lı çocuklar İstanbul’da misafir ediliyor, tarihi yarımadada fotoğraf gezisi düzenleniyor, İstanbul fotoğraflanıyor. Sergi,
21 Şubat 2015’te, ailelerin de katılımı için Soma’da yeniden açılıyor. Ve Proje “Soma’da Çocuk Olmak” adı ile kitaplaştırılıyor…
74 çocuğu Soma faciasının yarattığı travma ortamından çekip almayı ve onlara yeni ufuklar açmayı başaran bu Proje, gönül verildiğinde gerçekleşmeyecek hayal olmadığını ispatlıyor bizlere. Proje kapsamında öğrenim gören o 74 çocuk artık daha farklı gözlerle ve umutla bakıyorlar hayata. Örneğin; “Makinem elimdeyken sanki dünyanın hiç derdi yokmuşçasına huzurlu ve mutlu oluyorum.” diyor kursiyerlerden Damla Özkan. Öznur Deveci ise “Hayatta hep bir şeyler hayal ederiz ve gerçekleşmeyeceğini biliriz ya, işte bu proje ile birlikte ben ve arkadaşlarım hayallerimizin gerçekleşebileceğine inandık.” sözleriyle dile getiriyor duygularını.
Aysun Hürol ve arkadaşları hedefledikleri gibi, Soma’lı çocuklara fotoğrafı sevdirmeyi, onlara yaşadıkları acılı ortamdan çıkabilmelerini sağlayacak güzel bir uğraşı kazandırmayı ve onların hayatlarında yeni bir pencere açmayı başardılar. Bu başarı, çocuk dünyasına el uzatıldığında onlarda yaratılabilecek değişimlerin sınırının olmadığının kanıtı…
Geçtiğimiz Çarşamba günü Sevgili Aysun Hürol’u tanıma ve kendisiyle gerçekleştirdiği projelerle ilgili sohbet etme şansı buldum.
Anladım ki, gerçek bir toplum gönüllüsü olan bu güzel kalpli kadının daha yapacağı çok şey var ülkemiz çocukları için…
Öte yandan, “Yeraltı Maden İşyerlerinde Kurulacak Sığınma Odaları Hakkında Tebliğ” ancak 8 Nisan 2017 tarihinde –yani kazadan üç yıl sonra- yayınlanabildi Resmi Gazete’de. Tebliğ’in yürürlüğe gireceği tarih ise 1 Temmuz 2018!
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş