Sanat terapisi

Sanat, insanların yüzyıllar boyunca ruhsal ve fiziksel rahatsızlıkları iyileştirme amacıyla kullandıkları ve hâlâ kullanılmakta olan bir tedavi yöntemi. Pek çok farklı kültürde, yaratıcı bir eylemde bulunmanın insanların daha iyi hissetmelerine katkı sağladığı kabul edilmiş durumda. 

Sanatın pek çok tanımı ve uygulamaları var.

“Neredeyse insanla yaşıttır sanat” der Fischer.

Hegel’e göre sanat, ruhun madde içindeki görünümüdür. Kant’ a göre ise; sanat, içten ve dıştan gelen her baskının ruhsal ve toplumsal etkisinin en iyi yöntemle ortaya çıkmasıdır.

Aristotle’ a göre, “Sanatın amacı, varlıkların dış görünümlerini değil, onların içsel önemlerini temsil etmektir.”

George Bernard Shaw, “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanılmaz kılardı.” diyor.

Pablo Picasso’ ya göre ise, “Sanatın amacı, ruhumuzu, gündelik hayatın tozlarından temizlemektir.”

Ve Robert Schumann, “İnsanın kalbinin karanlığına ışık tutmak – işte sanatçının görevi budur.” diyor.

Sanat terapisi ise; pek çok sanat yöntemi aracılığıyla bireylerin problemlerini dışa vurmak, duygularını çözümlemek, yaşam kalitesini arttırmak, bilinçdışıyla iletişim kurdurmak amacıyla kullanılan bir yöntem. Bu yöntem ilk olarak sanat terapisinin annesi olarak bilinen Amerikalı bir psikolog, eğitimci, sanatçı ve yazar olan Margaret Naumburg tarafından ortaya atılmış bulunuyor. 

6 Şubat’ ta yaşanan deprem felaketi hepimizde derin yaralar açtı. Deprem bölgelerinde yaşayanlarda ise büyük bir travmaya neden oldu. Yaşanan her travma insanın iç dünyasında ulaştığı veya ulaşamadığı pek çok geçmiş travmayı da tetikliyor ve birçok insan böyle bir afetle karşılaştıktan sonra hayatına devam edemez hâle geliyor. Yaşanan şeyler o kadar ağır ki, söze dökülmesi çok zor. İşte tam bu noktada, sanat; fark ettirmeden, acıyı deneyimlemiş kişinin yaşadığı travmanın izlerinin açığa çıkmasını sağlıyor. 

Depremden bir süre sonra, bazı ünlüler sanatla terapi için deprem bölgesi Hatay’ da buluştular. ÇOHAV (Çocuk Hastalıkları Araştırma, Önleme ve Tedavi Vakfı) organizasyonuyla gerçekleşen etkinlikte; Yonca Evcimik, İrem Derici, Atakan Işıktutan ve Özgür Aras çadır çadır dolaşıp, yüzlerce çocukla birlikte resim yaptılar. 

KANAL D’nin sevilen dizisi “Camdaki Kız” da rol alan tiyatro sanatçısı Tamer Levent ise,

“Deprem sonrası İstanbul’a gelen çocukların psikolojik, psikososyal ilişkileri için bir grup çalışmamız var. Onlara destek olmamız lazım. Sanatın içerdiği zenginliğe ihtiyacımız var. İyi olmak zorundayız. Sanatın iyileştirici gücü ile de yaralar sarılacak.” diyerek ifade ediyor duygu ve düşüncelerini. 

Yani, Sanat’ ın başlı başına iyileştiriciliği, insanın ruh halini güzelleştirdiği ve psikolojik sağlamlılığını arttırdığı şüphe getirmeyen bir gerçeklik. 

“Sanatta Engel Yok Vakfı” fiziksel, mental ve diğer engeller nedeniyle sanat yapamayan ve sanata ulaşamayan herkes için kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. Vakıf; insan haklarına ve özgürlüklerine saygılı, engelleri aşmaya ve aştırmaya, engellileri tüm insanlara ulaştırmaya kararlı tüm kurumları ve kişileri bir araya getirecek organizasyonlar yoluyla resimden müziğe, tiyatrodan heykele ve edebiyata kadar tüm sanat alanlarında bireyleri ve kitleleri desteklemeye yönelik çalışmalar yapıyor. 

Sanatta Engel Yok Vakfı, geçtiğimiz günlerde, yaşadığımız deprem felaketi sonucu yaralarımızı sarmak ve engelli yaşamlara dokunmak amacıyla Vividenta Diş Kliniği işbirliği ile “Deprem ve Umut” adlı bir sergi açılışı gerçekleştirdi. 53 sanatçının yetmiş özgün eserinin bağışlandığı sergi, deprem bölgesine umut olacak. Sergi açılışında bir konuşma yapan Sanatta Engel Yok Vakfı Başkanı Yasemin Zambak; engelli bireylerin, sorunları çözmede zorlandığımız günümüzde yaşadığımız deprem felaketinden engelle çıkan insanlarımızın daha da fazla desteğe ihtiyaçları olduğunu gördüklerini ve onların yaşamlarını bir nebze kolaylaştırmak için yola çıktıkları bağış amaçlı bir etkinlik olan sergiye herkesi davet ettiklerini ifade etti. Zambak, elde edilen gelirle ihtiyacı olan engelli depremzedelerin akülü tekerlekli sandalye ihtiyaçlarını karşılamayı amaçladıklarını söyledi.

“Deprem ve Umut” Bağış Sergisi’ Nisan ayının sonuna kadar devam edecek.

Sanatta Engel Yok Vakfı, depremin engelli konumuna getirdiği kardeşlerimiz için sanatın iyileştirici gücünü farklı bir yöntemle kullanıyor ve onları yaşamlarını kolaylaştıracak olan akülü tekerlekli sandalyelerle buluşturuyor: Bu, depremzede engellilere dokunabilmek isteyen sanatseverler için büyük bir fırsat…

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…