Paylaş
Bakın neler söylüyor Sultan Akal adlı okurum:
“1998 yılından beri İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Servisi’nde devlet memuru kadrosunda çalışan bir hemşireyim. Sağ bacağımda geçirmiş olduğum çocuk felci nedeniyle, %52 oranında özürlü raporum var. 2012 Nisan ÖMSS sınavına girdim. Dokuz Eylül Üniversitesine özürlü hemşire atamam belli oldu. Çok sevindim, belgelerimi hazırlayıp İzmir'e başvurmaya gittim.
Ağustos ayında başvurduğum için, çocuğumu da babaannesinin yanında okula verdim, nasılsa 1-2 aya kadar yazışmalar biter diyerek.
Dokuz Eylül Üniversitesi çalıştığım kurumdan, özürlü kadrosuna alınmam için muvafakatimi istedi; 2 ay çoktan bitti.
Fakat tam bir hayal kırıklığı ve moral bozukluğu! İstanbul Üniversitesi kurumu muvafakatimi vermiyor (normalde de devlet memuru olduğumdan). Başka bir kuruma nakil isteyen bir memur gibi yazışmalarımı gruplandırdılar. Halbuki ÖSYM nin sınavı ile devlet memuru oldum, özürlü kadrosu olmadığından kaç yıldır öyle çalıştım. Yine ÖSYM nin ÖMSS si ile özürlü kadrosunu hak ettim. Kurumuma neden uyarıcı bir yazı gitmiyor? Ben ne yapabilirim? Çıldıracağım!
Lütfen önerilerinizi bekliyorum.”
Ne yazık ki herhangi bir öneride bulunamıyorum okuruma. Ancak, haddimi aşmaz isem, yetkili mercilere seslenmek istiyorum.
Bugüne kadar engellilik konusunda katıldığım pek çok toplantıda, engellilerin çalışmaya özendirilmeye uğraşıldığını, vasıfsız engellilere bir meslek kazandırılması yolunda çalışıldığını gördüm. Anlayamadığım şu ki; neden mesleği olmayan engelliye meslek kazandırmaya çalışıyoruz da meslek sahibi engellinin önüne sürekli bir engel çıkarıyoruz?
Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 yılının son günlerinde, engelli öğretmen atanması isteğiyle TBMM Dilekçe Komisyonu’na başvuruda bulunan bir vatandaşın talebini “Geçmişteki uygulamalar öğretmenlik mesleğinin bedensel engeli bulunanlar tarafından icra edilebilecek mesleklerden olmadığını göstermiştir” gerekçesiyle reddetti.
Karaman’dan İsmail Kılınçarslan, “engelli öğretmen alımı yapılması” isteğiyle Komisyona bir dilekçe yazdı. Kılınçarslan’ın talebini işleme koyan Komisyon, Milli Eğitim Bakanlığı’dan görüş istedi. Bakanlıktan alınan cevabi yazıda “Devlet Memurları Kanununun 53’üncü maddesi hatırlatılarak şunlar kaydedildi:
“Kanunda ‘Kurum ve kuruluşlar, çalıştırdıkları personele ait kadrolarda yüzde 3 oranında özürlü çalıştırmak zorundadır. Yüzde 3’ün hesaplamasında, ilgili kurum veya kuruluşun (yurtdışı teşkilat hariç) toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır’ hükümlerine yer verilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın taşra teşkilatı kadrolarına bugüne kadar özürlülerin devlet memurluğuna alınma şartlarına ilişkin yönetmelikler kapsamında; 17 Eylül 2012 tarihi itibarıyla bini öğretmen, 7 bin 442’si de Genel İdare Hizmetleri Sınıfında olmak üzere toplam 8 bin 442 özürlü personel istihdam edilmiştir. Ancak geçmişteki uygulamalar öğretmenlik mesleğinin bedensel engeli bulunanlar tarafından icra edilebilecek mesleklerden olmadığını gösterdiği, bu nedenle, özürlü öğretmen istihdam edilmesi yerine, özürlü personel istihdamına ilişkin kontenjanın eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı dışındaki diğer hizmet sınıflarında istihdam edilecek özürlülere ayrılması düşünülmüştür.”
Komisyon, Milli Eğitim Bakanlığı’dan aldığı yanıt doğrultusunda dilekçe ile ilgili başka bir işlem yapılamayacağı kararını verdi.
Ben hiçbir yorum yapmayacağım bu konuda. Her türlü yorumu sizlere bırakıyorum…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş