Paylaş
Hiç istemediğim halde yine bir süre ara vermek zorunda kaldım yazılarıma. Nedenine gelince; 4 Ekim akşamı tekerlekli sandalyeme otururken düştüm. Yardımcım beni kaldırmaya uğraşırken ise bir kez daha düştüm. Ardından yardım çağırdık ve ben yatağımın üzerine uzandım. O geceyi, üzerimdeki giysilerle, hiç kıpırdamadan geçirdim.
Ertesi sabah erkenden bir ambulans çağırarak Koç Üniversitesi Hastanesi’ ne gittik. Hemen gerekli filmler çekildi, tahliller yapıldı. Sonuçta, sol kalçamın kırılmış olduğu tespit edildi. Kalça kemiği kırığı, günümüzde de oldukça yaygın olarak meydana gelen ve çok ciddi sorunlara neden olan bir durum. İnsanlar, yapıları nedeniyle, genellikle düşme durumlarında ya da daha da farklı kazalarda ilk olarak kalçadan darbe alıyorlar. Hatta bazı durumlarda herhangi bir düşme olmadan da kalçada kırık oluşabiliyor.
Ben ilk kalça kırığı ile 2000’li yılların başlarında tanıştım. Bir gün aniden sağ bacağımda korkunç bir ağrı hissettim. Bu ağrı bacaklarımı hareket ettirmeme olanak vermiyordu. O zaman da ambulansla hastaneye gittik ve sağ kalçamın kırılmış olduğunu öğrendik. Bunun üzerine kemiklerimin yoğunluğuna bakıldı ve çok yüksek oranda kemik erimesi tespit edildi. Bu durumda, müracaat ettiğimiz doktorların hiçbiri beni ameliyata almaya cesaret edemedi. Ben de uzun bir süre yatarak, yavaş yavaş yeniden oturmayı öğrettim kendime. Ama yeniden sorunsuzca oturabilmek tam altı ayımı aldı.
Ancak bu kez, aradan geçen zamanda tıp ilminde meydana gelmiş olan gelişmeler ve Koç Üniversitesi Hastanesi'nin mucizeler yaratan doktorları sayesinde aynı durumla karşılaşmadım. Hastaneye gittiğimiz gün yapılan tetkiklerin ardından 6 Ekim tarihinde ameliyata alındım. Nefes sorunum nedeni ile genel anestezi uygulanmadı. Bölgesel anestezi verilerek yapılan ameliyat ile kalçama kapalı yöntemle, yani sadece iki yerden girilerek, 24 cm. uzunluğunda bir çivi konuldu. Ameliyatın ardından Yoğun Bakım’ a alındım ve geceyi orada geçirdim.
Ertesi gün odama çıktıktan sonra, ameliyatımı yapan Doç. Dr. Mehmet Ali Deveci’ den kemiklerimin cam gibi olduğunu ancak ameliyatın başarılı geçtiğini öğrendim. 11 Ekim Salı gününe kadar Koç Üniversitesi Hastanesi’nin misafiri olduktan sonra evime döndüm ve sevgili pisi pisim Oğluş’ a kavuştum. 24 Ekim’de kontrole gideceğim ve dikişlerim alınacak. O vakte kadar ise evde dinleniyor olacağım. Başta başarılı bir ameliyatla beni sağlığıma kavuşturan Doç. Dr. Mehmet Ali Deveci ve ekibi ile Başhekim Yardımcısı Dr. Özgür Deniz Tezcan olmak üzere bu zorlu süreçte emeği geçen tüm Koç Üniversitesi Hastanesi sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür ediyorum. Bir teşekkürüm de şehrimize bu denli donanımlı ve bir o kadar da güvenilir bir sağlık kuruluşu kazandıran Vehbi Koç Vakfı’ na. Türkiye’ nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından olan bu Vakfın ülkemize kazandırdıkları yadsınamaz…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…
Paylaş