Paylaş
Geçen yazımda 9 Eylül’de “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” ezgileriyle coşku içinde geçen kutlamalardan söz etmiştim. Bu güzel şehirde kaldığım birkaç gün boyunca İzmir’in bağlarında açan çiçekleri de doya doya görme fırsatım oldu. Özellikle son yirmi yılda bu yörede organik bağcılık hızla gelişmiş, öyle ki Ege Bağ Rotası olarak bilinen bir gezi rotası bile oluşmuş. Eylül havasının bize tanıdığı imkandan faydalanıp İzmir merkeze yarım saat uzaklıktaki bağların bazılarını ziyaret ettim.Bağ gezisine Kemalpaşa’da bulunan Nif Bağları ile başladık. 400 dönümlük bağ, üç kuşak boyunca bağcılık ile uğraşan Özcan ailesi tarafından 2004 yılında kurulmuş. Bağlar, adını yörenin eski adı olan Nymphaion’dan alıyor. Kurucularından Hamit Özcan’ın özel Vintage Traktör koleksiyonu da görülmeye değer.
Menderes’ teki İsabey Bağları adını şarapçılık dünyasının tanınmış firmalarından Sevilen Şarapları’nın kurucusu İsa Bey’den almış. Sevilen Bağları’nın tohumları 1960’da atılmış, 2002’de ise İsabey Bağevi kurulmuş. 850 dönümlük bağların içinde yer alan bağevinin bahçesindeki büyük çınar çok görkemli. Torbalı’da 1.168 dönümlük arazide yer alan Lucien Arkas Bağları ise ziyaret ettiğimiz en geniş alandı. Öğrendiğim kadarıyla Türkiye’nin en büyük tek parsel bağıymış burası.
Aslında yola çıkarken biraz tedirgindim, tekerlekli sandalye ile bağlara erişip erişemeyeceğimi bilememiştim. Fakat gidince gördüm ki endişelerim boşaymış. Ziyaret ettiğim üç mekân da tekerlekli sandalye erişimine son derece uygundu. Standart ölçülerdeki rampalardan engelsiz tuvalete kadar pek çok şey düşünülmüştü.
İzmir’e gitmişken Kordon havası almadan olmaz diye düşünüp kalacağımız oteli ona göre belirlemiştik. İzmir Palas Oteli manzarası kadar erişilebilirlik ve engelli konuklarına sunduğu olanaklar konusunda da beni mutlu etti. Tekerlekli sandalye kullanıcısı olarak çok rahat ettiğimi söylemeliyim. Engelli konuklar için tasarlanan oda standartlara uygun, duşundan dolabına kadar her şey engelsiz erişime uygun olarak tasarlanmış. Üstelik tekerlekli sandalye ile rahatça dolaşabildiğim, şehrin manzarasına hakim kocaman bir terası vardı. Kordon boyunca gerek deniz kenarındaki geniş park alanları gerekse kaldırımlar tekerlekli sandalye ile sorunsuz gezmeye elverişliydi.
Ben bu seyahati yaptığıma çok memnunum. Ne ile karşılacağımı bilmediğim için dışarılarda dolaşmaya biraz çekinir olmuştum son zamanlarda. Bu seyahatte korkmadan gezmeye başladığım zaman çok hoş sürprizlerle karşılaşabildiğimi gördüm. Ve bu da beni çok mutlu etti…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş